Hem ferman etmiş ki:

زُوِيَتْ لِىَ اْلاَرْضُ فَاُرِيتُ مَشَارِقَهَا وَمَغَارِبَهَا وَسَيَبْلُغُ مُلْكُ اُمَّتِى مَا زُوِىَ لِى مِنْهَا 1

deyip, “Şarktan garba kadar benim ümmetimin eline geçecektir. Hiçbir ümmet o kadar mülk zaptetmemiş.” Haber verdiği gibi çıkmış.

Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, Gazâ-i Bedir’den evvel ferman etmiş:

هٰذَا مَصْرَعُ اَبِى جَهْلٍ هٰذَا مَصْرَعُ عُتْبَةَ هٰذَا مَصْرَعُ اُمَيَّةَ هٰذَا مَصْرَعُ فُلاَنٍ وَفُلاَنٍ 2

deyip, müşrik-i Kureyş’in reislerinin herbiri nerede katledileceğini göstermiş ve demiş: “Ben kendi elimle Übeyy ibni Halef’i öldüreceğim.” 3 Haber verdiği gibi çıkmış.

Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, bir ay uzak mesafede, Şam etrafında, Mûte nam mevkideki gazve-i meşhurede muharebe eden Sahabelerini görür gibi ferman etmiş:

اَخَذَ الرَّايَةَ زَيْدٌ فَاُصِيبَ ثُمَّ اَخَذَهَا جَعْفَرُ فَاُصِيبَ ثُمَّ اَخَذَهَاۤ اِبْنُ رَواَحَةَ فَاُصِيبَ ثُمَّ اَخَذَهَا سَيْفٌ مِنْ سُيُوف اللّٰهِ 4

deyip, birer birer hâdisâtı Ashabına haber vermiş.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Yeryüzü benim için büzülüp katlandı. Bana onun doğuları ve batıları gösterildi ve ümmetimin mülkü benim için katlanan yerlere kadar ulaşacaktır. (Yani şarktan garba kadar benim ümmetimin eline geçecektir. Hiçbir ümmet o kadar mülk zaptetmemiş).” Müslim, Fiten: 19, 20; Ebû Dâvud, Fiten: 1; Tirmizî, Fiten: 14; İbni Mâce, Fiten: 9; Müsned, 4:123, 278, 284.
2 : Hadis-i bilmânâdır. Meâli: “Burası Ebû Cehil’in katledileceği yer, burası Utbe’nin katledileceği yer, burası Ümeyye’nin katledileceği yer ve burası da falan ve falanın katledileceği yerlerdir.” Müslim, Cihad: 83, Cennet: 76; Ebû Dâvud, Cihad: 115; Nesâi, Cenâiz: 117; Müsned, 1:26, 3:219, 258.
3 : El-Hâkim, el-Müstedrek, 2:327.
4 : “Sancağı Zeyd aldı ve vuruldu. Sonra Câfer aldı, o da vuruldu. Sonra İbni Revâha aldı, o da vuruldu. Ve sonra onu, Allah’ın kılıçlarından bir kılıç eline aldı...” Buharî, Mağâzî: 44; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:298.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Ashab : Sahabeler
ferman etmek : buyurmak
fütûhât : fetihler, zaferler
garb : batı
gazve-i meşhur : meşhur savaş
hâdisât : hadiseler, olaylar
halife : Peygamberimizin vekili olarak din ve dünya işlerinde genel reis
katledilmek : öldürülmek
marzî-i Nebevî : Peygamberin (a.s.m.) arzusu, isteği
muharebe : harp, savaş
müşrik-i Kureyş : Allah’a ortak koşan Kureyşli müşrikler, kâfirler
nakl-i sahih-i kat’î : bir hadis-i şerifin Peygamber Efendimizden (a.s.m.) doğru ve sağlam kanallarla aktarılması
nam mevki : adıyla anılan yer
reisler : ileri gelenler, başkanlar
rıza-i İlâhî : Allah’ın rızası
Sahabe : Hz. Peygamberi (a.s.m.) dünya gözüyle gören ve onun yolundan giden Müslümanlar
şark : doğu
ümmet : Hz. Peygambere inanıp onun yolundan giden mü’minler
Yükleniyor...