İşte, yanlış gitmemek için, her vakit mahiyet-i beşeriyeti itibarıyla işitilen evsâf-ı âdiye içinde başını kaldırıp hakikî mahiyetine ve mertebe-i risalette durmuş nuranî şahsiyet-i mâneviyesine bakmak lâzımdır. Yoksa, ya hürmetsizlik eder veya şüpheye düşer. Şu sırrı izah için şu temsili dinle:

Meselâ bir hurma çekirdeği var. O hurma çekirdeği toprak altına konup açılarak koca meyvedar bir ağaç oldu. Hem gittikçe tevessü eder, büyür.

Veya tavus kuşunun bir yumurtası vardı. O yumurtaya hararet verildi, bir tavus civcivi çıktı. Sonra, tam mükemmel, her tarafı kudretten yazılı ve yaldızlı bir tavus kuşu oldu. Hem gittikçe daha büyür ve güzelleşir.

Şimdi, o çekirdek ve o yumurtaya ait sıfatlar, haller var. İçinde incecik maddeler var. Hem ondan hasıl olan ağaç ve kuşun da, o çekirdek ve yumurtanın âdi, küçük keyfiyet ve vaziyetlerine nisbeten büyük ve âli sıfatları ve keyfiyetleri var.

Şimdi, o çekirdek ve o yumurtanın evsâfını ağaç ve kuşun evsâfıyla raptedip bahsetmekte lâzım gelir ki, her vakit akl-ı beşer başını çekirdekten ağaca kaldırıp baksın ve yumurtadan kuşa gözünü tevcih edip dikkat etsin tâ işittiği evsâfı onun aklı kabul edebilsin. Yoksa, “Bir dirhem çekirdekten bin batman hurma aldım” ve “Şu yumurta, cevv-i âsumanda kuşların sultanıdır” dese, tekzip ve inkâra sapacak.

İşte, bunun gibi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın beşeriyeti, o çekirdeğe, o yumurtaya benzer. Ve vazife-i risaletle parlayan mahiyeti ise, şecere-i tûbâ gibi ve Cennetin tayr-ı hümayunu gibidir. Hem daima tekemmüldedir. Onun için, çarşı içinde bir bedevî ile nizâ eden o zâtı düşündüğü vakit, Refref’e binip, Cebrâil’i arkada bırakıp, Kàb-ı Kavseyne koşup giden zât-ı nuranîsine hayal gözünü kaldırıp bakmak lâzım gelir. Yoksa ya hürmetsizlik edecek veya nefs-i emmâresi inanmayacak.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Üçüncü Nükteli İşaret / Sonraki Risale: Beşinci Nükteli İşaret
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdi : normal, basit, sıradan
akl-ı beşer : insan aklı
Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
âli : yüksek, yüce
batman : eskiden kullanılan ve 8 kiloluk ağırlığa karşılık gelen bir ölçü birimi
bedevî : çölde yaşayan, göçebe
beşeriyet : insanlık, insaniyet
cevv-i âsuman : gökyüzü, semâ
dirhem : yaklaşık 3 gramlık ağırlığa karşılık gelen eski bir ölçü birimi
evsaf : vasıflar, nitelikler
evsâf-ı âdiye : normal, sıradan vasıflar, nitelikler
hakikî : asıl, gerçek
hararet : ısı, sıcaklık
hasıl olma : meydana gelme
itibarıyla : özelliğiyle
izah : açıklama
Kàb-ı Kavseyn : Cenâb-ı Hakka en yakın olan makam; Peygamberimiz Miraçta bu makamda bizzat Allah’la görüşmüştür
keyfiyet : durum, nitelik, özellik
kudret : İlâhî güç ve iktidar
mahiyet : özellik, iç yapı, nitelik
mahiyet-i beşeriyet : insanlık mahiyeti, özelliği
mertebe-i risâlet : peygamberlik mertebesi, derecesi
meyvedar : meyveli, meyve veren
nefs-i emmâre : insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere teşvik eden güç
nisbeten : kıyasla, oranla
nizâ : çekişme, kavga
nuranî : nurlu, parlak, aydınlık
raptetmek : bağlamak
Refref : mânevî bir binek; Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Miraç mu’cizesi sırasında bindiği dört binekten sonuncusunun adı
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
sıfat : vasıf, nitelik
şahsiyet-i mâneviye : mânevî şahsiyet, kişilik
şecere-i tûbâ : Cennetteki tûba ağacı
tayr-ı hümayun : talih kuşu, saadet, mutluluk kuşu
tekemmül : mükemmelleşme, olgunlaşma
tekzip : yalanlama
temsil : analoji; kıyaslama tarzında benzetme
tevcih : yöneltme, çevirme
tevessü : genişleme, yayılma
vazife-i risâlet : peygamberlik vazifesi
yaldızlı : parlak, parıldayan
zât-ı nuranî : nûrânî zât, Hz. Peygamber
Yükleniyor...