Şu misalin tetimmesi olarak nakledilmiş ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Mekke’den hicret ettiği ve küffarlar takibe çıktıkları vakit, Sebîr namındaki dağa çıktılar. Sebîr dedi: “Yâ Resulallah, benden ininiz. Korkarım, benim üstümde sizi vururlarsa Allah beni tâzip eder. Onun için korkarım.”

Cebel-i Hira çağırdı: 1 ياَ رَسُولَ اللّٰهِ اِلَىَّ “Bana gel.” Bu sır içindir ki, ehl-i kalb Sebîr’de havf ve Hira’da da emniyeti hissederler. Bu misalden anlaşılır ki, o koca dağlar birer müstakil abddir, müsebbihtir ve vazifedardırlar. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı tanır ve severler; başıboş değillerdir.

ALTINCI MİSAL: Nakl-i sahihle Hazret-i Abdullah ibni Ömer’den haber veriyorlar ki: Demiş: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm minberde hutbe okurken,

وَماَ قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَاْلاَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَالسَّمٰوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ 2

âyetini okudu. Ve dedi:

اِنَّ الْجَبَّارَ يُعَظِّمُ نَفْسَهُ وَيَقُولُ اَنَا الْجَبَّارُ اَنَا الْجَبَّارُ اَنَا الْكَبِيرُ الْمُتَعَالْ 3

dediği vakit minber öyle sarsıldı ve öyle lerzeye geldi ve titredi; korktuk ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı düşürecek bir derecede sallandı.4

YEDİNCİ MİSAL:Nakl-i sahihle,habrü’l-ümme ve tercümanü’l-Kur’ân olan Hazret-i İbni Abbas5 ve hâdim-i Nebevî ve ulema-i azîme-i Sahabeden olan İbni Mes’ud’dan6 haber veriyorlar ki:

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:308; Hafâci, Şerhu’ş-Şifâ, 3:75.
2 : “Onlar Allah’ın kudret ve azametini hakkıyla bilemediler. Halbuki kıyamet gününde yeryüzü bütünüyle Onun tasarrufundadır; gökler de Onun kudretiyle dürülmüştür.” Zümer Sûresi, 39:67.
3 : “Cebbâr olan Allah kendini tâzîm ediyor ve buyuruyor ki: Cebbar Benim, Cebbar Benim; herşeyden büyük ve herşeyden yüce olan Benim.”
4 : Müslim, Sıfatü’l-Kıyâme: 19-26; Müsned, 2:88; el-Hâkim, el-Müstedrek, 2:252; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:308; Hafâci, Şerhu’ş-Şifâ, 3:75; Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:630; İbni Hibban, Sahih, 9:214.
5 : Müslim, Cihad: 87, no. 1781.
6 : Buhârî, Mağâzî: 48, Mezâlim: 32, Tefsîrü’l-Kur’ân: 12; Tirmizî, Tefsîrü’l-Kur’ân: 18 (Bâb: Sûretu Benî İsrâil); İbni Hibban, Sahih, no. 1702.
Önceki Risale: Onuncu İşaret / Sonraki Risale: On İkinci İşaret
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abd : kul
ehl-i kalb : kalb ehli olanlar, kalbiyle mânevî olarak terakkide bulunanlar
emniyet : güven
habrü’l-ümme : Abdullah İbn-i Abbas’ın ümmetin âlimi mânâsına gelen lakabı
hâdim-i Nebevî : Peygamberimizin (a.s.m.) hizmetinde bulunan, ona hizmet eden
havf : korku
küffar : kâfirler, inkârcılar
lerze : titreme, sallanma
müsebbih : tesbih eden; Allah’ı, yüce şanına lâyık ifadelerle anan
müstakil : başlı başına, bağımsız
nakl-i sahih : bir hadis-i şerifin Peygamber Efendimizden (a.s.m.) doğru ve sağlam kanallarla aktarılması
nam : ad
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
Resulullah : Allah’ın Resulü
tâzip etme : azap verme, cezalandırma
tercümanü’l-Kur’ân : Kur’ânın tercümanı
ulema-i azîme-i Sahabe : Sahabenin büyük âlimleri
vazifedar : vazifeli, görevli
Yükleniyor...