Daha Hicretten iki yüz sene sonra, başta Buharî, Müslim, Kütüb-ü Sitte-i makbule vazife-i hıfzı omuzlarına aldılar. İbni Cevzî gibi şiddetli binler münekkitler çıkıp, bazı mülhidlerin veya fikirsiz veya hıfzsız veya nâdanların karıştırdıkları mevzu ehâdisi tefrik ettiler, gösterdiler.

Sonra, ehl-i keşfin tasdikiyle, yetmiş defa Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm temessül edip yakaza halinde onun sohbetiyle müşerref olan Celâleddin Süyutî gibi allâmeler ve muhakkikler, ehâdis-i sahihanın elmaslarını, sair sözlerden ve mevzuattan tefrik ettiler. İşte, bahsedeceğimiz hâdiseler, mu’cizeler, böyle elden ele kuvvetli, emin, müteaddit ve çok, belki hadsiz ellerden sağlam olarak bize gelmiş.

1 اَلْحَمْدُ ِللهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى

İşte buna binaen, “Bu zamana kadar uzun mesafeden gelen, şu zamandan tâ o zamana kadar bu hâdiseleri, nasıl bileceğiz ki karışmamış ve sâfidir?” hatıra gelmemelidir.

BEREKETE DAİR MU’CİZÂT-I KAT’İYENİN BİRİNCİ MİSALİ: Başta Buharî ve Müslim, Kütüb-ü Sitte-i sahiha müttefikan haber veriyorlar ki:

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Hazret-i Zeynep ile tezevvücü velîmesinde, Hazret-i Enes’in validesi Ümmü Süleym, bir iki avuç hurmayı yağla kavurarak bir kaba koyup Hazret-i Enes’le Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâma gönderdi. Enes’e ferman etti ki: “Filân, filânı çağır. Hem, kime tesadüf etsen davet et.” Enes de kime rast geldiyse çağırdı. Üç yüz kadar Sahabe gelip suffe ve hücre-i saadeti doldurdular.

Ferman etti: تَحَلَّقُوا عَشَرَةً عَشَرَةً Yani,“Onar onar halka olunuz.” Sonra, mübarek elini o az taam üzerine koydu, dua etti, “Buyurun” dedi. Bütün o üç yüz adam yediler, tok olup kalktılar. Enes’e ferman etmiş: “Kaldır.” Enes demiş ki: “Bilmedim, taam kabını koyduğum vakit mi taam çoktu, yoksa kaldırdığım vakit mi çoktu, fark edemedim.” 2

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allah’a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.
2 : Buharî, Nikâh: 64; Müslim, Nikâh: 94, 95; Tirmizî, 33:21; Nesâî, Nikâh: 84; Ebû Dâvud, Edeb: 95; Müsned, 3:29, 5:462; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:294.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Altıncı Nükteli İşaret / Sonraki Risale: Sekizinci İşaret
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
allâme : büyük âlim
ehâdis-i sahîha : sahih hadisler; Peygamber Efendimize (a.s.m.) ait olduğu kesin olarak bilinen hadisler
ferman : emir, buyruk
hadise : olay
hengâm : zaman, ân
hücre-i saadet : saadet, mutluluk evi
Kütüb-ü Sitte-i sahiha : sahih olan altı büyük hadis kitabı (Sahih-i Buharı, Sahîh-i Müslim, İbn-i Mâce, Ebû Davud, Tirmizî ve Neseî)
mevzuat : (uydurma hadisler) yalan olduğu halde Hz Peygambere dayandırılan uydurma sözler
Mihmandâr-ı Nebevî : Peygamber Efendimizi (a.s.m.), evine misafir eden, Ebu Eyyûb el-Ensariye verilen ünvan
mucizât-ı kat’iye : kesin olarak meydana gelmiş mu’cizeler
muhakkik : gerçekleri araştıran ve delilleriyle bilen âlimler
mübarek : bereketli, hayırlı
müşerref olma : şereflenme
müteaddit : birçok, çeşitli
müttefikan : birleşerek, fikir birliğiyle
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
Sahabe : Hz. Peygamberi (a.s.m.) dünya gözüyle gören ve onun yolundan giden Müslümanlar
sair : diğer, başka
suffe : Peygamberimizin Mescidine bitişik olarak inşa edilen ve içinde bazı sahabelerin Peygamber Efendimizden Kur’ân ve Hadis ilimlerini öğrendiği ve barındığı yer
taam : gıda, yiyecek
tefrik : ayırma
temessül : görünme, belirme
teşrif-i Nebevi : Peygamberin gelişi, şereflendirmesi
tezevvüç etmek : evlenmek
velîme : düğün ziyafeti
yakaza : uyanıklık
Yükleniyor...