YEDİNCİ MİSAL: Nakl-i sahih-i kat’î ile, Şifâ-i Şerif ve Müslim gibi kütüb-ü sahiha beyan ederler ki:

Hazret-i Câbiru’l-Ensârî diyor: Bir zât, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan iyâli için taam istedi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm yarım yük arpa verdi. Çok zaman o adam iyâliyle ve misafirleriyle o arpadan yediler. Bakıyorlar, bitmiyor. Noksaniyetini anlamak için ölçtüler. Sonra bereket dahi kalktı; noksan olmaya başladı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma geldi, vak’ayı beyan etti. Ona cevaben ferman etti:

لَوْ لَمْ تَكِلْهُ َلأَ كَلْتُمْ مِنْهُ وَلَقاَمَ بِكُمْ

Yani, “Eğer kile ile tecrübe etmeseydiniz, hayatınızca size yeterdi.” 1

SEKİZİNCİ MİSAL: Tirmizî ve Neseî ve Beyhakî ve Şifâ-i Şerif gibi kütüb-ü sahiha beyan ediyorlar ki:

Hazret-i Semurete’bni Cündüb der: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma bir kâse et geldi. Sabahtan akşama kadar fevc fevc adamlar geldiler, yediler.2

İşte, mukaddimede beyan ettiğimiz sırra binaen, şu vakıa-i bereket yalnız Semure’nin rivayeti değil; belki Semure, o yemeği yiyen cemaatlerin mümessili gibi, onların namına ve tasdiklerine binaen ilân ediyor.

DOKUZUNCU MİSAL: Şifâ-i Şerif sahibi ve meşhur İbni Ebî Şeybe ve Taberânî gibi mevsuk ve sahih muhakkikler rivayetiyle, Hazret-i Ebu Hüreyre der:

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm bana emretti: “Mescid-i şerifin suffesini mesken ittihaz eden yüzden ziyade fukara-yı muhacirîni davet et.” Ben dahi onları aradım, topladım. Umumumuza bir tabla taam konuldu. Biz istediğimiz kadar yedik, kalktık. O kâse konulduğu vakit nasıl idi; yine öyle dolu kaldı. Yalnız parmakların izi taamda görünüyordu. 3

İşte, Hazret-i Ebu Hüreyre, umum kâmilîn-i ehl-i suffe tasdikine istinaden, onlar namına haber verir. Demek, mânen umum ehl-i suffe rivayet etmiş gibi kat’îdir. Hem hiç mümkün müdür ki, o haber hak ve doğru olmasa, o sadık ve kâmil zâtlar sükût edip tekzip etmesinler?

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Müslim, Fedâil: 3, no. 2281; Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve: 6:114.
2 : Tirmizî (tahkik: Ahmed Şâkir), no. 2629; Ebû Dâvud, Mukaddime: 9; Müsned, 5:12, 18; el-Hâkim, el-Müstedrek, 2:618.
3 : Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:293; Ali el-Kari, eş-Şifâ, 1:606; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 8:308; Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve: 6:101.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Altıncı Nükteli İşaret / Sonraki Risale: Sekizinci İşaret
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
beyan : açıklama
binaen : dayanarak
fevc fevc : dalga dalga, grup grup
fukara-yı muhacirîn : Mekke’den Medine’ye hicret edenlerin fakirleri, yoksulları
istinaden : dayanarak
ittihaz etmek : edinmek, kabullenmek
kâmil : kemâl ve fazilet sahibi
kâmilîn-i ehl-i suffe : suffede bulunan fazilet sahibi kâmil sahabeler
kat’î : kesin
kile : ölçek, bir çeşit ağırlık ve hacim ölçüsü
kütüb-ü sahiha : sahih, doğru, güvenilir hadis kitapları
mânen : mânevî olarak
Mescid-i Şerif : Mescid-i Nebevî; Peygamberimizin mescidi
mesken : ev, yer
mevsuk : vesikalı, delilli
muhakkik : gerçekleri araştıran ve delilleriyle bilen âlimler
mukaddime : giriş, başlangıç
mümessil : temsilci
nam : ad
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
sadık : doğru sözlü
sahih : doğru, güvenilir
suffe : Peygamberimizin Mescidine bitişik olarak inşa edilen ve içinde bazı sahabelerin Peygamber Efendimizden Kur’ân ve Hadis ilimlerini öğrendiği ve barındığı yer
sükût etmek : sessiz kalmak, susmak
taam : gıda, yiyecek
tasdik : doğrulama, onay
tekzip : yalanlama
umum : bütün, hepsi
vakıa-i bereket : bereketle ilgili vakıa, olay
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...