Şeytanın İkinci Küçük Bir İtirazı

Sûre-i قۤ وَالْقُرْاٰنِ الْمَجِيدِ 'i okurken,

مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ اِلاَّ لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ - وَجَاۤءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّ ذٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَحِيدُ - وَنُفِخَ فِى الصُّورِ ذٰلِكَ يَوْمُ الْوَعِيدِ - وَجَاۤءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَعَهَا سَاۤئِقٌ وَشَهِيدٌ - لَقَدْ كُنْتَ فِى غَفْلَةٍ مِنْ هٰذَا فَكَشَفْنَا عَنْكَ غِطَاۤءَكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَدِيدٌ - وَقَالَ قَريِنُهُ هٰذَا مَا لَدَىَّ عَتِيدٌ - اَلْقِيَا فِى جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ 1

Şu âyetleri okurken Şeytan dedi ki: “Kur’ân’ın en mühim fesahatini, siz onun selâsetinde ve vuzuhunda buluyorsunuz. Halbuki şu âyette nereden nereye atlıyor! Sekerattan, tâ kıyamete atlıyor. Nefh-i surdan, 2 muhasebenin hitâmına intikal ediyor ve ondan Cehenneme idhali zikrediyor. Bu acip atlamaklar içinde hangi selâset kalır? Kur’ân’ın ekser yerlerinde, böyle birbirinden uzak meseleleri birleştiriyor. Böyle münasebetsiz vaziyetiyle selâset ve fesahat nerede kalır?”

Elcevap: Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın esas-ı i’câzı, en mühimlerinden belâğatinden sonra îcâzdır. Îcaz, i’câz-ı Kur’ân’ın en metin ve en mühim bir esasıdır. Kur’ân-ı Hakîmde şu mucizâne îcaz o kadar çoktur ve o kadar güzeldir ki, ehl-i tetkik, karşısında hayrettedirler.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “İnsanın ağzından hiçbir söz çıkmaz ki, yanında onu yazmaya hazır, gözetleyici bir melek olmasın. Derken ölüm sarhoşluğu gerçekten geliverir. İşte senin kaçıp durduğun şey budur. Ve sûra üfürülür. Vaad olunan gün işte budur. Herkes yanında bir sevk eden, bir de şahitlik eden melekle beraber gelir. And olsun ki sen bundan gafildin. Şimdi gözünden perdeyi kaldırdık. Bakışın pek keskindir bugün! Yanındaki melek, ‘İşte onun defteri bende hazırdır’ der. Atın Cehenneme herbir inatçı kâfiri!” Kaf Sûresi, 50:18-24.
2 : bk. En’âm Sûresi, 6:73; Kehf Sûresi, 18:99; Tâhâ Sûresi, 20:102; Mü’minûn Sûresi, 23:101; Neml Sûresi, 27:87; Yâsîn Sûresi, 36:49, 51, 53.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Beşinci Mektup / Sonraki Risale: Yirmi Yedinci Mektup
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : şaşırtıcı, hayret verici
belâğat : maksada ve hale uygun güzel söz söyleme
ehl-i tetkik : dikkatle ve titizlikle araştıran kimseler
ekser : pekçok
esas-ı i’câz : mu’cizeliğin esası
fesâhat : dilin doğru, düzgün, açık ve akıcı şekilde kullanılması
hitâm : son
i’câz-ı Kur’ân : Kur’ân’ın mu’cizeliği
îcaz : vecizlik, az sözle çok mânâlar ifade etme
idhal : girme
intikal etme : geçme, yer değiştirme
kıyamet : dünyanın sonu, varlığın bozulup dağılması
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân
metin : sağlam
mu’cizâne : mu’cizeli bir şekilde
muhasebe : hesaba çekilme
münasebet : ilgi, bağlantı
nefh-i sur : Hz. İsrafil’in sur’a üflemesi, kıyametin kopması
sekerat : ölüm sarhoşluğu, can çekişme hali
selâset : sözün akıcı olma hali; ifadedeki âhenk, açıklık, kolaylık ve akıcılık
vuzuh : açıklık
zikretmek : anmak, belirtmek
Yükleniyor...