Birden, رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ - رَبُّ الْمَلٰۤئِكَةِ وَالرُّوحِ 1 'un Esmâ-i Hüsnâsı, وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَاۤءَ الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ - وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ 2 burcunda cilveleriyle zuhur ettiler. O mânâ cihetiyle, karanlık üstüne çökmüş olan yıldızlar, o envâr-ı azîmeden birer lem’a alıp, yıldızlar adedince elektrik lâmbaları yakılmış gibi, o âlem-i semâvat nurlandı. O boş ve hâli tevehhüm edilen semâvat dahi, melâikelerle, ruhanîlerle doldu, şenlendi. Sultan-ı Ezel ve Ebedin hadsiz ordularından bir ordu hükmünde hareket eden güneşler ve yıldızlar, bir manevra-i ulvî yapıyorlar tarzında, o Sultan-ı Zülcelâlin haşmetini ve şâşaa-i rububiyetini gösteriyorlar gibi gördüm. Bütün kuvvetimle ve mümkün olsaydı bütün zerrâtımla ve beni dinleselerdi bütün mahlûkatın lisanlarıyla diyecektim; hem umum onların namına dedim:
âyetini okudum, döndüm, indim, ayıldım.
اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ عَلٰى نُورِ اْلاِيمَانِ وَاْلقُرْاٰنْ 4 dedim.
اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكٰوةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ اَلْمِصْبَاحُ فِى زُجَاجَةٍ اَلزُّجَاجَةُ كَاَنَّـهَا كَوْكَبٌ دُرِّىٌّ يُوقَدُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ زَيْتُونَةٍ لاَ شَرْقِيَّةٍ وَلاَغَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِىءُ وَلَـوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُورٌ عَلٰى نُورٍ يَهْدِى اللّٰهُ لِنُورِهِ مَنْ يَشَاۤءُ 3
âyetini okudum, döndüm, indim, ayıldım.
اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ عَلٰى نُورِ اْلاِيمَانِ وَاْلقُرْاٰنْ 4 dedim.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Göklerin ve yerin Rabbi.” Duhân Sûresi, 44:7.“Meleklerin ve ruhun Rabbi.”
2 : “And olsunki dünya semâsını Biz kandillerle süsledik.” Mülk Sûresi, 67:5.“Güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi.” Ra’d Sûresi, 13:2.
3 : “Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, bir lâmba yuvası gibidir ki, onda bir kandil vardır. Kandil de cam fanus içindedir. Cam fanus ise, inci gibi parlayan bir yıldıza benzer ki, ne doğuya, ne de batıya ait olmayan mübarek bir ağacın yakıtından tutuşturulur. Onun yakıtı, kendisine ateş dokunmasa bile ışık verecek kabiliyettedir. O nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur.” Nur Sûresi, 24:35.
4 : İmânın ve Kur’ân’ın nurundan dolayı Allah’a hamd olsun.
2 : “And olsunki dünya semâsını Biz kandillerle süsledik.” Mülk Sûresi, 67:5.“Güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi.” Ra’d Sûresi, 13:2.
3 : “Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, bir lâmba yuvası gibidir ki, onda bir kandil vardır. Kandil de cam fanus içindedir. Cam fanus ise, inci gibi parlayan bir yıldıza benzer ki, ne doğuya, ne de batıya ait olmayan mübarek bir ağacın yakıtından tutuşturulur. Onun yakıtı, kendisine ateş dokunmasa bile ışık verecek kabiliyettedir. O nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur.” Nur Sûresi, 24:35.
4 : İmânın ve Kur’ân’ın nurundan dolayı Allah’a hamd olsun.
Önceki Risale: Dördüncü Risale olan Dördüncü Kısım / Sonraki Risale: Altıncı Risale olan Altıncı Kısım