DOKUZUNCUSU: Seyr-i sülûk-ü kalbî ile ve mücahede-i ruhî ile ve terakkiyât-ı mâneviye ile, insan-ı kâmil olmak için çalışmak; yani hakikî mü’min ve tam bir Müslüman olmak; yani, yalnız surî değil, belki hakikat-i imanı ve hakikat-i İslâmı kazanmak; yani, şu kâinat içinde ve bir cihette kâinat mümessili olarak, doğrudan doğruya kâinatın Hâlık-ı Zülcelâline abd olmak...

Ve muhatap olmak ve dost olmak ve halil olmak ve âyine olmak ve ahsen-i takvimde olduğunu göstermekle, benî Âdemin melâikeye rüçhaniyetini ispat etmek ve şeriatın imanî ve amelî cenahlarıyla makamât-ı âliyede uçmak ve bu dünyada saadet-i ebediyeye bakmak, belki de o saadete girmektir.

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 1

اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلَى الْغَوْثِ اْلاَكْبَرِ فِى كُلِّ الْعُصُورِ وَالْقُطْبِ اْلاَعْظَمِ فِى كُلِّ الدُّهُورِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ الَّذِى تَظَاهَرَتْ حِشْمَةُ وَلاَيَتِهِ وَمَقَامُ مَحْبُوبِيَّتِهِ فِى مِعْرَاجِهِ وَاِنْدَرَجَ كُلُّ الْوَلاَيَاتِ فِى ظِلِّ مِعْرَاجِهِ وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ اٰمِينَ وَالْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ 2

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” Bakara Sûresi, 2:32.
2 : Allahım! Bütün asırların gavs-ı ekberi ve bütün çağların kutb-u âzamı olan Efendimiz Muhammed’e ve bütün âl ve ashabına salât ve selâm et-o efendimiz ki, Miracında haşmet-i velâyeti ve makam-ı mahbubiyeti tezahür etmiştir ve bütün velâyetler onun Miracının gölgesinde münderiç bulunmaktadır. Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

a’mâl-i uhreviye : âhirete ait ameller, işler, fiiller
abd : kul
ahsen-i takvim : yaratılışın en güzel kıvamı
amelî : amelle ilgili, tatbiki, uygulamaya ait
âyine : ayna
beni Âdem : âdemoğulları, insanlar
cenah : taraf, yön
cihet : taraf, yön
hakikat-i iman : iman gerçeği
hakikat-i İslâm : İslâm gerçeği
hakikî : asıl, gerçek
Hâlık-ı Zülcelâl : sonsuz büyüklük ve haşmet sahibi, herşeyi yaratan Allah
hayat-ı ebediye : sonsuz âhiret hayatı
huzur : sürekli olarak Allah’ın huzurunda bulunduğunun bilinci içinde olma
hüsn-ü istimal : güzel ve iyi kullanma
insan-ı kâmil : mükemmel insan
makamat-ı âliye : yüce, yüksek makamlar
melâike : melekler
muamelât-ı dünyeviye : dünyevi işler, muameleler
mü’min : iman etmiş, Allah’a inanan
mücâhede-i ruhî : ruhen mücâhede içinde oluş
mümessil : temsilci
rüçhaniyet : üstünlük
saadet : mutluluk
saadet-i ebediye : sonu olmayan, sonsuz mutluluk
sermaye-i ömür : ömür sermayesi
seyr-i sülûk-i kalbi : kalben mânevî yolda gitmek, ilerlemek
surî : görünüşte
şeriat : Allah tarafından bildirilen İlâhî emir ve yasaklara dayanan hükümlerin hepsi
tarikat : tasavvuf adıyla Allah’ı tanımaya ve iman esaslarını inkişaf ettirerek insanı mânevî olgunluğa götüren yol
tefekkür-ü aklî : akıl yoluyla tefekkür etmek, düşünmek
terakkiyat-ı mâneviye : mânevî ilerlemeler, yükselmeler
teveccüh : Allah’a yönelme
zikr-i kalbî : kalpten zikretmek
Yükleniyor...