Elbette o kuvvet-i azîmedeki bir hamiyet-i âliye feveran edecek ve Hazret-i Mehdî başına geçip tarik-i hak ve hakikate sevk edecek. Böyle olmak ve böyle olmasını, bu kıştan sonra baharın gelmesi gibi, âdetullahtan ve rahmet-i İlâhiyeden bekleriz ve beklemekte haklıyız.

İkinci İşaret, yani:

ALTINCI İŞARET

Hazret-i Mehdînin cemiyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid’akârânesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyyeyi ihyâ edecek, yani âlem-i İslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (a.s.m.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdî cemiyetinin mucizekâr mânevî kılıcıyla öldürülecek ve dağıtılacak.

Hem âlem-i insaniyette inkâr-ı ulûhiyet niyetiyle medeniyet ve mukaddesât-ı beşeriyeyi zîrüzeber eden Deccal komitesini, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın din-i hakikîsini İslâmiyetin hakikatiyle birleştirmeye çalışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaati namı altında ve “Müslüman İsevîleri” ünvanına lâyık bir cemiyet, o Deccal komitesini, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın riyaseti altında öldürecek ve dağıtacak, beşeri inkâr-ı ulûhiyetten kurtaracak.

Şu mühim sır pek uzundur. Başka yerlerde bir nebze bahsettiğimizden, burada bu kısa işaretle iktifâ ediyoruz.

YEDİNCİ İŞARET

Yani Üçüncü Sual: Diyorlar ki: “Senin eski zamandaki müdafaatın ve İslâmiyet hakkındaki mücahedâtın, şimdiki tarzda değil. Hem Avrupa’ya karşı İslâmiyeti müdafaa eden mütefekkirîn tarzında gitmiyorsun. Neden Eski Said vaziyetini değiştirdin? Neden mânevî mücahidîn-i İslâmiye tarzında hareket etmiyorsun?”
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdetullah : Allah’ın tabiata koyduğu kanun ve prensipleri
âlem-i insaniyet : insanlık âlemi
âlem-i İslâmiyet : İslâm âlemi
Aleyhisselâm : Allah’ın selâmı onun üzerine olsun
cemiyet : teşkilat, dernek, toplum
cemiyet-i nuraniye : nurlu cemiyet, nurânî topluluk
Deccal : kıyamet kopmadan önce gelen, İslâmı kaldırmaya kalkan, dinlere savaş açan yalancı ve aldatıcı kimse
din-i hakikî : gerçek din
fedakâr : şahsi menfaatlerini hiçe sayan, kendini bir gayeye adayan kimse
feveran : çıkma, fışkırma
hakikat : asıl, esas, gerçek mahiyet
hamiyet-i âliye : din, millet gibi mukaddes değerleri en üst düzeyde koruma duygusu ve gayreti; millî onur ve haysiyet
hamiyetkâr : hamiyet ve gayret gösteren
ihyâ etme : canlandırma, hayat verme
iktifâ etme : yetinme
inkâr-ı ulûhiyet : Cenâb-ı Allah’ı inkâr fikri
kuvvet-i azîme : büyük kuvvet
mânevi : maddî olmayan
mu’cizekâr : mucizeli
mukaddesât-ı beşeriye : insanların kutsal değerleri
mücahedât : mücahedeler, mücadeleler
müdafaat : savunmalar
mütefekkir : düşünür
nam : ad, isim, ünvan
nebze : az miktar
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmeti
rejim-i bid’akârâne : bid’aları, dinin aslından olmayan zararlı âdet ve uygulamaları getiren rejim
risalet-i Ahmediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği
riyaset : başkanlık
Süfyan : âhirzamanda gelip İslâm dinini yıkmak için çalışacak olan dinsiz ve münafık şahıs
Sünnet-i Seniyye : Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler
şeriat-ı Ahmediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) getirdiği şeriat, İlâhî kanun ve hükümler, İslâmiyet
tahrib : yıkıp yok etme
tahribatçı : yıkıcı, tahrip edici
tarîk-ı hak : hak ve hakikat yolu
vücûda gelme : oluşma, meydana gelme
zîrüzeber : alt üst, darma dağınık
Yükleniyor...