Şu asrın tâbiriyle, sosyalistlik, bolşeviklik sûretinde, evvel Rusya’yı zîr ü zeber edip geçen Harb-i Umumîden istifade ederek, her yerde kök saldılar. Şu bolşevizmin perdesi altındaki kıyâm-ı avâm, havâssa karşı bir kin ve bir tezyif fikrini verdiğinden, büyüklere ve havâssa âit medâr-ı şeref herşeyi kırmak için bir cesaret vermiş.

İkinci esas: Şu asır, menfî milliyeti çok ileri sürdü. Anâsır-ı İslâmiye hiç muhtaç olmadığı halde, şu milliyet fikrine körü körüne sarıldılar. Menfî milliyet ise, mukaddesât-ı diniyeye hürmetkâr olamıyor; bahaneler buldukça ilişmek istiyor.

Üçüncü esas: Sükût...

ÜÇÜNCÜ NÜKTE:

Meslekler, mezhepler ne kadar bâtıl da olsalar, içinde ukde-i hayatiyesi hükmünde bir hak, bir hakikat bulunur. Eğer âsârına ve neticelerine hükmeden hak ve hakikat ise ve menfî cihetleri müsbet cihetlerine mağlûp ise, o meslek haktır. Eğer içinde hak ve hakikat, neticelere hükmedemiyor ve menfî ciheti müsbet cihetine galebe ediyorsa, o meslek bâtıldır. Onun ehli, ehl-i bid’a ve dalâlet olur.

İşte bu kaideye binâen, âlem-i İslâmdaki ehl-i bid’a fırkalarına bakılsa görülüyor ki, herbiri bir hakka istinad edip gitmiş. Fakat, menfî ciheti ya garaz, ya inat gibi bir sebeple, o mesleğin âsârı dalâlet hesabına çalışmıştır.

Meselâ, Şîalar Kur’ân’ın emrine imtisalen Ehl-i Beytin muhabbetini esas tutup, sonra intikam-ı milliyet cihetinden bir garaz gelerek, meşrû muhabbet-i Ehl-i Beytin âsârını zaptederek, Sahabe ve Şeyheynin buğzuna binâ edip, âsâr göstermişler; لاَلِحُبِّ عَلِىٍّ بَلْ لِبُغْضِ عُمَرَ 1 olan darb-ı meseline mâsadak olmuşlar.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Maksat Hz. Ali’ye duyulan sevgi değil; Hz. Ömer’e duyulan kindir.
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i İslâm : İslâm dünyası
anâsır-ı İslâmiye : Müslüman unsurlar, milletler
âsâr : eserler, izler, sonuçlar
asır : yüzyıl
avâm : halk tabakası
bâtıl : doğru olmayan, yanlış
bina etmek : yapmak
binaen : -dayanarak
buğz : kin, nefret
cihet : yön, taraf
dalâlet : hak yoldan sapkınlık, inançsızlık
darbımesel : atasözü
ehl-i bid’a : dinin aslında olmadığı halde, sonradan çıkarılan zararlı âdet ve uygulamaları dine mal etmeye çalışanlar
fırka : grup
galebe : üstünlük, üstün gelme
garaz : kötü niyet
hak : doğru, gerçek
hakikat : gerçek, doğru
havas : seçkinler sınıfı, zenginler
hürmetkâr : saygılı
ilân-ı isyan etme : ayaklanma
imtisal : uyma, yerine getirme
intikam-ı milliyet : milletçe duyulan hırs ve öfke
istifâde etme : faydalanma, yararlanma
istinad : dayanma
kaide : kural, prensip
kıyâm-ı avâm : halk ayaklanması
mağlup : yenilen
mâsadak : doğrulayıcı
medâr-ı şeref : şeref sebebi
menfî milliyet : ırkçılık
menfi : olumsuz, negatif
meslek : gidilen yol, usul
meşrû : helâl, dine uygun
mezhep : dinde tutulan yol
muhabbet : sevgi
muhabbet-i Ehl-i Beyt : Peygamberimizin ailesine mensup ve soyundan olanlara duyulan sevgi
mukaddesât-ı diniye : dine ait kutsal değerler
müsbet : olumlu, pozitif
nusûs-u Şeriat : şeriatın açık ve kesin hükümleri
nükte : ince mânâlı söz
Sahabe : Hz. Peygamberi (a.s.m.) dünya gözüyle gören ve onun yolundan giden Müslümanlar
sarîh-i âyât : âyetlerin mânâlarının açıklığı
suret : şekil, biçim
sükût : susma
Şeyheyn : Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer (r.a.)
Şîalar : Şîa Mezhebine uyanlar
tabir : yorum, açıklama
tezyif : hakaret
ukde-i hayatiye : hayat çekirdeği
zapt etmek : korumak, saklamak
zir ü zeber etme : altüst etme
Yükleniyor...