Sair ferahlı ve saadetli kıssaların âhirindeki zevâl ve firak haberlerinin acıları ve elemi, kıssadan alınan hayalî lezzeti acılaştırıyor, kırıyor. Bahusus kemâl-i ferah ve saadet içinde bulunduğunu ihbar ettiği hengâmda mevtini ve firakını haber vermek daha elîmdir; dinleyenlere eyvah dedirtir. Halbuki şu âyet, kıssa-i Yusuf’un en parlak kısmı ki, Aziz-i Mısır olması, peder ve validesiyle görüşmesi, kardeşleriyle sevişip tanışması olan, dünyada en büyük saadetli ve ferahlı bir hengâmda, Hazret-i Yusuf’un mevtini şöyle bir surette haber veriyor ve diyor ki:

Şu ferahlı ve saadetli vaziyetten daha saadetli, daha parlak bir vaziyete mazhar olmak için, Hazret-i Yusuf kendisi Cenâb-ı Haktan vefatını istedi ve vefat etti, o saadete mazhar oldu. Demek, o dünyevî lezzetli saadetten daha cazibedar bir saadet ve ferahlı bir vaziyet, kabrin arkasında vardır ki, Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm gibi hakikatbîn bir zât, o gayet lezzetli dünyevî vaziyet içinde, gayet acı olan mevti istedi, tâ öteki saadete mazhar olsun.

İşte, Kur’ân-ı Hakîmin şu belâğatine bak ki, kıssa-i Yusuf’un hâtimesini ne suretle haber verdi. O haberde dinleyenlere elem ve teessüf değil, belki bir müjde ve bir sürur ilâve ediyor. Hem irşad ediyor ki:

Kabrin arkası için çalışınız; hakikî saadet ve lezzet ondadır.

Hem Hazret-i Yusuf’un âli sıddıkıyetini gösteriyor ve diyor:

Dünyanın en parlak ve en sürurlu hâleti dahi ona gaflet vermiyor, onu meftun etmiyor; yine âhireti istiyor.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى 1
Said Nursî

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bâkî olan sadece Odur.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi İkinci Mektup / Sonraki Risale: Yirmi Dördüncü Mektup
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öldükten sonraki sonsuz hayat
Aleyhisselâm : Allah’ın selâmı onun üzerine olsun
âli : yüce, yüksek
Aziz-i Mısır : Mısır Mâliye Bakanı
belâğat : sözün düzgün ve kusursuz, hâlin, makamın icabına göre yerinde söylenmesi
cazibedar : çekici
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
elem : acı, sıkıntı
ferahlı : sevinçli, huzurlu, neşeli
gaflet : umursamazlık, dinin bildirdiği hususlara karşı duyarsız davranma hâli
hakikatbîn : hakikati gören
hakikî : asıl, gerçek
hâlet : durum
hâtime : sonuç
hengâm : zaman, dönem
irşad : doğru yolu gösterme
kıssa-i Yusuf : Hz. Yusuf’un kıssası, hikâyesi
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
mazhar olma : kavuşma, erişme
meftun : düşkün, tutkun
mevt : ölüm
peder : baba
saadet : mutluluk
sıddıkıyet : Allah’a olan bağlılığın en ileri derecede olması
suret : biçim, şekil
sürur : mutluluk
teessüf : üzüntü duyma
Yükleniyor...