Habbe
Cennet-i Kur’âniyenin semerâtından bir semerenin ihtiva ettiği
حَبَّه مِى كُويَدْ
مَنْ شَاخِ دِرَخْتَمْ بَرَازْ مَيْوَهءِ تَوْحِيدْ
يَگْ شَبْنَمَمْ اَزْيَمْ بُرْاَزْ لُؤْلُؤِ تَمْجِيدْ
1
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلْحَمْدُ ِللهِ عَلٰى دِينِ اْلاِسْلاَمِ وَكَمَالِ اْلاِيمَانِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلٰى مُحَمَّدٍنِالَّذِى هُوَ مَرْكَزُ دَائِرَةِ اْلاِسْلاَمِ وَمَنْبَعُ اَنْوَارِ اْلاِيمَانِ وَعَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ مَادَامَ الْمَلَوَانِ وَمَادَامَ الْقَمَرَانِ
2

İ’lem eyyühe’l-aziz! Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa, nur-u Muhammedî (a.s.m.) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir.

Eğer o âlem-i kebir bir şecere tahayyül edilirse, nur-u Muhammedî hem çekirdeği, hem semeresi olur.

Eğer dünya mücessem bir zîhayat farz edilirse, o nur onun ruhu olur.

Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse, o nur onun aklı olur.

Eğer pek güzel şaşaalı bir cennet bahçesi tahayyül edilirse, nur-u Muhammedî onun andelîbi olur.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Ben tevhid meyveleriyle yüklü bir ağaç dalıyım. Tevhid incileriyle dolu bir denizin damlasıyım.
2 : Din-i İslâm ve kemâl-i iman için Allah’a hamd olsun. Daire-i İslâmın merkezi ve envâr-ı imanın menbaı olan Muhammed ile onun bütün âl ve ashabına, gece gündüz, ay ve güneş devam ettikçe salât ve selâm olsun.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Zeylû'l-Hubâb / Sonraki Risale: Zeylü'l-Habbe
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem : evren, kâinat
âlem-i kebir : büyük âlem, evren
andelîb : bülbül
cennet-i Kur’âniye : Kur’ânî cennet; bu tabirle, insana dünya ve âhiret saadetini bahşeden Kur’ân’î hakikatler ve esaslar kastediliyor
farz etmek : var saymak
İ’lem eyyühe’l-aziz! : “Bil ey aziz, saygıdeğer kardeşim!” mânâsında muhatabı uyarmak ve dikkatini çekmek için kullanılan bir söz
ihtiva etmek : içermek
kâtib : yazar, müellif; bütün varlıkları bir kitap yazar gibi, mükemmel bir şekilde yaratan Allah
mücessem : cisimleşmiş, maddî şekle bürünmüş
nazar : bakış
nur : aydınlık, ışık
nur-u Muhammedî : bütün varlıkların yaratılışının mayası, aslı, esası olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (a.s.m.) nuru
ruh : hayat kaynağı, can, cevher
semerât : meyveler, neticeler
semere : meyve, netice
şaşaalı : gösterişli, parlak
şecere : ağaç
tahayyül etmek : hayal etmek
tasavvur etmek : düşünmek, zihinde canlandırmak, hayal etmek
zîhayat : canlı, hayat sahibi
Yükleniyor...