İ’lem eyyühe’l-aziz! Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın i’câz ve belâgatine dair Lemeat nâmındaki eserimde izah edilen bazı lem’aları dinleyeceksin:

1. Kur’ân’ın okunuşunda yüksek bir selâset vardır ki, lisanlara ağır gelmez.

2. Büyük bir selâmet vardır ki, lâfzan ve mânen hatâdan sâlimdir.

3. Âyetler arasında büyük bir tesanüt vardır ki, kârgir binalar gibi, âyetleri birbirine dayanarak bünye-i Kur’âniyeyi sarsılmaktan vikaye ediyor.

4. Büyük bir tenâsüp, tecâvüp, teâvün vardır ki, âyetleri birbirine ecnebî olmadığı gibi, birbirinin vuzuhuna yardım, istizahına cevap veriyor.

5. Parça parça, ayrı ayrı zamanlarda nâzil olduğu halde, şiddet-i tenâsüpten sanki bir defada nâzil olmuştur.

6. Esbab-ı nüzul ayrı ayrı ve mütebâyin olduğu halde, şiddet-i tesânütten, sanki sebep birdir.

7. Mükerrer, mütefavit suallere cevap olduğu halde şiddet-i imtizaç ve ittihaddan sanki sual birdir.

8. Müteaddit, mütegayir hâdisâta beyan olduğu halde, kemâl-i intizamdan, sanki hâdise birdir ve bir hâdiseye cevaptır.

9. “Tenezzülât-ı İlâhiye” ile tâbir edilen, muhatapların fehimlerine yakın ve münasip üslûplar üzerine nâzil olmuştur.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Zeylû'l-Hubâb / Sonraki Risale: Zeylü'l-Habbe
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

belâgat : sözün düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamın icabına göre söylenmesi
beyan olma : açıklama, izah
burhan : güçlü ve sarsılmaz kesin delil
bünye-i Kur’âniye : Kur’ân’ın yapısı
ecnebî : yabancı
ednâ : en basit, en küçük
el-iyâzü billâh : Allah korusun
esbab-ı nüzul : iniş sebepleri; Kur’ân-ı Kerim âyetlerinin gelmesine neden olan olaylar
fehim : anlayış, kavrayış gücü
hâdisât : olaylar
hâdise : olay
i’câz : mu’cize oluş, bir benzerini yapmaktan başkalarını aciz bırakma
i’lem eyyühe’l-aziz : “Bil ey aziz, saygıdeğer kardeşim!” mânâsında muhatabı uyarmak ve dikkatini çekmek için kullanılan bir söz
istizah : izahını isteme, açıklama isteme
ittihad : birlik, birleşme
izah edilmek : açıklanmak
kârgir : taş ve harçla yapılmış olan
kemâl-i intizam : mükemmel bir düzen, sistem
Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyân : ifade ve açıklamalarıyla benzerini yapmaktan akılları âciz bırakan Kur’ân-ı Kerim
küsufa tutulma : güneş tutulması gibi kararma
lâfzan : kelime olarak, söz ve ifade olarak
lem’a : parıltı
Lemeat : Risale-i Nur Külliyatı’nda yer alan bir eser
lisan : dil
muhatap : hitap edilen
mükerrer : tekrarlanan
münasip : uygun
müteaddit : çeşitli
mütebâyin : birbirinden ayrı, farklı
mütefavit : ayrı, farklı
mütegayir : farklı
nâzil olma : inme
nedâmet etmek : pişman olmak
nefiy : inkâr etme, uzak görme
sâlim : sağlam, eksiksiz
selâmet : kusur ve hatalardan arınmış sağlam olma, düzgünlük ve doğruluk
selâset : sözün akıcı olma hâli; ifadedeki âhenk, açıklık, kolaylık ve akıcılık
sual : soru
şiddet-i imtizaç : tam bir uyum; birbiriyle tam bir uyum içinde karışma, birleşme
şiddet-i tenâsüp : büyük uyum, tam bir uygunluk
şiddet-i tesânüt : tam, büyük bir dayanışma
tâbir edilmek : ifade edilmek, isimlendirilmek
teâvün : birbirine yardım etme, yardımlaşma
tecâvüp : birbirinin ihtiyacına cevap verme
tenâsüp : birbirine uyumluluk, uygunluk
tenezzülât-ı İlâhiye : Allah’ın Kur’ân-ı Kerim’de konuları kullarının anlayabilecekleri şekilde bildirmesi, onların anlayış seviyelerine göre hitap etmesi
tesanüt : dayanışma
üslûp : ifade tarzı
vehim : kuruntu, varsayım, olmayan şeyi varmış gibi gösteren düşünce
vikaye etmek : korumak
vuzuh : açıklık
Yükleniyor...