Ve keza, mümkinatın da iki veçhi vardır:

Birisi: Enaniyet ile vücuttur. Bu ise, ademe gider ve ademe kalb olur.

İkincisi: Enaniyetin terkiyle ademdir. Bu ise Vâcibü’l-Vücuda bakar, bir vücut kazanır. Binaenaleyh, vücut istersen, mün’adim ol ki vücudu bulasın.

Nükte

Mukaddemede zikredilen dört kelimeden, niyet hakkındadır.

Arkadaş! Bu niyet meselesi, benim kırk senelik ömrümün bir mahsulüdür. Evet, niyet öyle bir hâsiyete mâliktir ki, âdetleri, hareketleri ibadete çeviren pek acip bir iksir ve bir mayedir.

Ve keza, niyet ölü ve meyyit olan hâletleri ihya eden ve canlı, hayatlı ibadetlere çeviren bir ruhtur.

Ve keza, niyette öyle bir hâsiyet vardır ki, seyyiatı hasenata ve hasenatı seyyiata tahvil eder. Demek, niyet bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlâstır. Öyleyse, necat, halâs, ancak ihlâs iledir. İşte bu hâsiyete binaendir ki, az bir zamanda çok ameller husule gelir. Buna binaendir ki, az bir ömürde Cennet, bütün lezaiz ve mehâsiniyle kazanılır. Ve niyet ile insan daimî bir şâkir olur, şükür sevabını kazanır.

Ve keza, dünyadaki lezzet ve nimetlere iki cihetle bakılır:

Bir cihette, o nimetlerin bir Mün’im tarafından verildiği düşünülür. Ve nazar, o lezzetten in’am edene döner, Onu düşünür. Mün’imi düşünmek lezzeti, nimeti düşünmekten daha lezizdir.

İkinci cihet, nimeti görür görmez nazarını ona hasrederek, o nimeti ganimet telâkki ederek minnetsiz yer.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Lâsiyyemalar / Sonraki Risale: Katrenin Zeyli
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : hayret verici, şaşırtıcı
adem : hiçlik, yokluk
âdet : alışkanlık haline gelmiş sıradan davranışlar
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
amel : iş, davranış
binaen : -dayanarak
binaenaleyh : bundan dolayı
cihet : yön, taraf
daimî : devamlı, sürekli
enaniyet : benlik
halâs : kurtulma
hâlet : durum, hâl
hasenat : iyilikler, sevaplar
hâsiyet : özellik
hasretmek : bir noktada toplamak, başka şeyleri görmemek
husule gelmek : meydana gelmek
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
ihya etmek : hayat vermek, diriltmek
iksir : dertlere devâ olan çok tesirli ilâç
in’am etmek : nimet vermek
kalb olmak : dönüşmek
keza : aynı, aynı biçimde
Kur’ân-ı Azîmüşşan : şan ve şerefi çok büyük olan Kur’ân
lezaiz : lezzetler
mahsul : ürün
mâlik : sahip olan
maye : esas, temel; maya
mehâsin : güzellikler, iyilikler
meyyit : ölü
minnet : iyilik karşısında kendini borçlu hissetmek
mukaddeme : başlangıç; giriş bölümü
muttasıl : yapışık, bitişik
mümkinat : olması veya olmaması imkân dahilinde olan, varlığı Allah’ın var etmesine bağlı olan şeyler; sonradan yaratılan tüm varlıklar
mün’adim : kendi adına davadan vazgeçip kendini Allah’a feda etmek
Mün’im : gerçek nimet verici olan Allah
nazar : bakış, görüş, düşünce
necat : kurtuluş
nimet : iyilik, lütuf, ihsan, rızık
nükte : ince ve derin anlamlı söz
seyyiat : günahlar, kötülükler
şâkir : şükreden
şükür : minnet duyma, teşekkür etme
tahvil etmek : dönüştürmek
telâkki etmek : kabul etmek
tevcih etmek : yöneltmek
Vâcibü'l-Vücud : varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan Allah
vecih : şekil, tarz
vücud bulmak : var olmak; varlığa kavuşmak
vücut : varlık, var olma
zikretmek : anmak, belirtmek
Yükleniyor...