Tenbih

Arkadaş; Tevhid iki çeşit olur:

Birisi âmiyâne tevhiddir ki;
“Allah’ın şeriki yok ve bu kâinat Onun mülküdür” der. Bu kısım tevhid sahiplerinin fikirce gaflet ve dalâlete düşmeleri korkusu vardır.

İkincisi hakikî tevhiddir ki; “Allah birdir, mülk Onundur, vücut Onundur, herşey Onundur” der; lâyetezelzel bir itikada sahiptirler. Bu kısım tevhid sahipleri, herşeyin üstünde Cenâb-ı Hakkın sikkesini görür ve herşeyin cephesinde bulunan mührünü, damgasını okur. Ve bu sayede huzurî bir tevhid melekesi mâliki olurlar ki, dalâlet ve evhamın taarruzundan kurtulurlar.

Kur’ân-ı Hakîmden istifade ettiğimiz ikinci kısım tevhidin birkaç mertebelerini birkaç lem’a zımnında izah edeceğiz:

BİRİNCİ LEM’A: Bakınız: Herbir masnûun yüzünde öyle bir sikke vardır ki, ancak herşeyi halk eden Hâlıka mahsustur. Ve herbir mahlûkun cephesinde öyle bir hâtem vurulmuştur ki, herşeyi yapan Sâniden maada kimsede o hâtem bulunmaz. Ve kudretin neşrettiği mektuplarından herbir mektubun âhirinde, taklidi kàbil olamayan öyle bir turra vardır ki, ancak Sultan-ı Ezel ve Ebede hastır. O gibi sikkelerden yalnız hayat üzerinde parlayan sikke-i i’câza bakınız ki, hayatla birşeyden pek çok şeyler husule gelir, icad edilir Ve pek çok şeyler dahi bir şey i vahide emr-i Rabbâniyle inkılâp ederler. Meselâ, su, bir şey-i vahid iken pek çok uzuvlara, cihazlara Allah’ın izniyle menşe olur, icad edilirler. Ve mideye giren pek çok muhtelif yemekler ve meyvelerden Hâlık-ı Teâlâ tek bir cismi icad eder, tek bir cisim husule getirir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Mukaddime / Sonraki Risale: Reşhalar
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhir : son
âmiyâne : âvamca; taklidî bir şekilde
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cephe : yüz
cihaz : organ, duyu
cisim : madde, varlık
dalâlet : hak yoldan sapkınlık
emr-i Rabbâni : Allah’a ait emir, iş
evham : kuruntular, şüpheler
gaflet : âhirete, Allah’ın emir ve yasaklarına duyarsız davranma hâli, umursamazlık
hakikî : asıl, gerçek
Hâlık : her şeyi yaratan Allah
Hâlık-ı Teâlâ : herşeyi yaratan, yüce yaratıcı Allah
halk eden : yaratan
has : özel, ait
hâtem : mühür, damga
husule gelmek : meydana gelmek; ortaya çıkmak
huzurî : Allah’ın bizzat huzurunda olduğunu hissetme şeklinde
icad etmek : var etmek, yaratmak
inkılâp etmek : değişmek, dönüşmek
itikad : sarsılmaz inanç
kabil olmayan : mümkün olmayan
kudret : Allah’ın güç ve iktidarı
Kur'ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
lâyetezelzel : sarsılmaz
lem'a : parıltı
maada : başka, dışında, ötesinde
mahlûk : varlık
mahsus : has, özel
mâlik : sahip
masnû : san’at eseri varlık
meleke : maharet, kabiliyet
menşe : esas, kaynak
mertebe : derece, basamak
muhtelif : çeşitli, değişik
mülk : sahip olunan şey; hükmedilen yer
Sâni : her şeyi san’atla yaratan Allah
sikke : değerli damga, mühür
sikke-i i'câz : mu’cizelik damgası, işareti
Sultan-ı Ezel ve Ebed : başlangıç ve sonu olmaksızın, hüküm ve saltanatı ezelden ebede devam eden Sultan, Allah
şerik : Allah’a ortak koşulan şey
şey-i vahid : birşey, tek şey
taarruz : saldırı
tenbih : ikaz, uyarı
tevhid : birleme, her şeyi bir olan Allah’a verme
turra : padişaha özel mühür, nişan
uzuv : organ
vücut : varlık
zımnında : içinde
Yükleniyor...