Mu’cize-i Kübradan birkaç katreyi tazammun eden

On Dördüncü Reşha


BİRİNCİ KATRE: Nübüvvet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) ispat eden deliller ne tâdât ve ne tahdit edilemez. Ehl-i tahkik ve yüksek insanlarca, beyanları hakkında yapılan tasnifler pek çoktur. Acz ve kusurum ile Şuâat adlı eserimde o şemsin bazı şuâları beyan edildiği gibi, Lemeat adlı ikinci bir eserimde Kur’ân’ın i’câz dereceleri, kırka iblâğ edilmiştir. Ve o vücuh-u i’câzdan belâgat-i nazmiyeye ait bir vecih de İşârâtü’l-İ’câz nâm eserimde beyan edilmiştir. İştihası olanlara o üç kitabı tavsiye ediyorum.

İKİNCİ KATRE: Geçen derslerden anlaşıldığı üzere, Hâlık-ı Arz ve Semâvâtın, nev-i beşerin ıslâh ve terbiyesi için inzâl ettiği Kur’ân’ın pek çok vazife ve makamları vardır.

Evet, Kur’ân kâinatın bir tercüme-i ezeliyesidir. Ve kâinatın kendi lisanlarıyla okudukları âyât-ı tekviniyenin tercümanıdır. Ve şu kitab-ı âlemin tefsiri olduğu gibi, arz, semâvat sahifelerinde müstetir Esmâ-i Hüsnânın definelerini keşşaftır. Ve şu âlem-i şehadete âlem-i gaybdan bir lisandır. Ve âlem-i İslâmın güneşi olduğu gibi, âlem-i âhiretin de haritasıdır. Ve Cenâb-ı Hakkın zâtına, sıfâtına, esmâsına, şuûnatına bir burhan ve bir tercümandır. Ve keza, nev-i beşerin şeriat kitabı, hikmet kitabı, dua kitabı, dâvet kitabı, ibadet kitabı, emir kitabı, zikir kitabı, fikir kitabı olmakla, zahiren bir kitap şeklinde ise de, ihtiva ettiği fünun ve ulûm cihetiyle binlerce kitap hükmündedir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Onuncu Risale / Sonraki Risale: Şule
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : acizlik, güçsüzlük
âlem-i âhiret : âhiret âlemi, öteki dünya
âlem-i gayb : gayb âlemi, görünmeyen âlem
âlem-i İslâm : İslâm dünyası
âlem-i şehadet : görünen âlem
arz : yer, dünya
âyât-ı tekviniye : yaratılışa ait âyetler, deliller
belâgat-i nazmiye : dizilişe ait belâgat; şiirin düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamın icabına göre söylenmesi
beyan : açıklama, izah
âyet-i kerime : Kur’ân’ın herbir cümlesi
ayn-ı hikmet : hikmetin kendisi
ayn-ı isabet : tam isabet, tam yerinde
belâgat : sözün düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamın icabına göre söylenmesi
beşer : insan
beyan : açıklama, izah
bilhassa : özellikle
burhan : güçlü delil
celb etmek : çekmek
cihet : yön
dâvet : çağırma, çağrı
devâ : ilâç, çare
eczâhane-i Rahmâniye : Rahmân’ın eczanesi “Kur’ân müminler için rahmet ve şifadır”
esmâ : isimler
fünun : fenler, bilimler
gabî : anlayışı kıt, zekâsı az
gayr-ı zâhid : dünyanın zevk ve süslerine dalan ve kulluk görevini ihmal eden
hakikat : her bir şeyin aslı, gerçek
hikmet : ilim, irfan; her şeyin asıl gayesini ve faydasını gösteren ilim
hitâb-ı İlâhiye : Allah’ın sözü, konuşması
hitap : konuşma
husus : konu, madde
hüccet : kanıt, delil
hükmünde : birşeyle aynı hükmü taşımak
i’câz : mu’cize oluş, bir benzerini yapmakta başkalarını aciz bırakma
ibaret : meydana gelen, oluşan
ihtiva etmek : içermek
katre : damla
keza : bunun gibi
lâzım : gerekli
lem’a : parıltı
lüzûm : gerek, ihtiyaç
malûm : bilinen, belli
mazhar : erişme, nail olma; ayna
merhamet : şefkat, rahmet
merhamet-i İlâhiye : Allah’ın merhameti, rahmeti
müyesser : kolaylaştırılmış, kolay gelen nasip
nazaran : bakarak, –göre
nev-i beşer : insanlar, insanlık türü
nisbet : kıyas, oran
suhulet : kolaylık
sûre : Kur’ân-ı Kerimin ayrıldığı 114 bölümden her biri
şakî : haydut, yol kesici; mutsuz, günahkâr
şeriat : Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsi
şuûnat : Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait mukaddes nitelikler, özellikler
tabakat : tabakalar
takî : Allah’tan korkan, emir ve yasaklarını gözeten
takrir : yerleştirme, sağlamlaştırma
tekid : vurgu, sağlamlaştırma, kuvvetlendirme
tekrarat-ı Kur’âniye : Kur’ân’daki tekrarlar; Kur’ân’da tekrar edilen bazı kıssa ve âyetler
tenvir etmek : aydınlatmak, nurlandırmak
ulûm : ilimler
vukua gelme : gerçekleşme
zâhid : dünya zevklerinden ve süslerinden uzak durup ibadet ve takvâ içinde yaşayan
zahiren : dış görünüş itibariyle
zımnında : içinde
zikir : Allah’ı anma
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
define : hazine
delil : kanıt
ehl-i tahkik : gerçeği araştıran ve delilleriyle bilen âlimler
eser : emek sonucu ortaya konan ürün
esmâ-i hüsnâ : Allah’ın güzel isimleri
Hâlık-ı Arz ve Semâvât : gökleri ve yeri yaratan Allah
ıslâh : düzeltme, iyileştirme
i’câz : mu’cize oluş, bir benzerini yapmakta başkalarını aciz bırakma
iblâğ edilmek : belli bir seviyeye ulaştırılmak, çıkarılmak
inzâl etme : indirme, Peygambere (a.s.m.) gönderme
ispat : kanıt göstererek birşeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma
İşârâtü’l-İ’câz : Kur’ân’ın mu’cizeliğine dair Üstad Bediüzzaman’ın yazdığı bir tefsir
iştah : istek, arzu
kâinat : evren
katre : damla
keşşaf : bilinmeyen bir şeyi keşeden, buluş yapan, ortaya çıkaran
kitab-ı âlem : âlem kitabı, kâinat
Lemeat : parıltılar; 1921 yılında Telif edilen ve bazı Nur risalelerinin özetleri hükmünde olan bir eserdir, Sözler’in sonuna konulmuştur
lisan : dil
makam : derece
mûcize-i kübra : büyük mu’cize; burada Kur’ân kastedilmektedir
müstetir : gizli, örtülü
nâm : ad, isim
nev-i beşer : insanlar, insanlık türü
Nübüvvet-i Ahmediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği
reşha : sızıntı, damla
semâvat : gökler
sıfât : nitelikler, özellikler
şems : güneş
şuâ : ışın, güçlü ışık huzmesi
Şuâat : ışınlar, ışık hüzmeleri; Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliğinin isbatına dair bir eser olup, 1921 yılında Üstad Said Nursî tarafından telif edilmiştir
tâdât : sayma
tahdit : sınırlama
tasnif : sınıflandırma, ayırma
tavsiye etmek : bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını öğütlemek
tazammun etmek : içermek, içine almak
tefsir : açıklama, yorum
terbiye : belli bir amaca erişecek şekilde geliştirme, olgunlaştırma
tercüman : çeviren, çevirici
tercüme-i ezeliye : ezelden gelen tercüme
vecih : yön, taraf
vücuh-u i’câz : mu’cizelik yönleri
zât : bir kimsenin kendisi
Yükleniyor...