İ’lem eyyühe’l-aziz! Cenâb-ı Hakka hamdler, şükürler olsun ki, mesâil-i nahviyeden isim ile harf arasındaki mânevî fark ile çok mühim meseleleri bana öğretmiştir. Şöyle ki:

Harf, gayrın mânâsını izah için bir âlet, bir hâdim olduğu gibi, şu mevcudat da Esmâ-i Hüsnânın tecelliyatını izhar, ifham, izah için birtakım İlâhî mektuplardır ki, içlerinde yazılı delâil, berâhin, havârık, mu’cize-i kudrettir. Mevcudat bu vecihle nazara alınması, ilim, iman, hikmettir. Şayet isim gibi müstakil ve maksud-u bizzat cihetiyle bakılırsa, küfran ve cehl-i mürekkep olur. Ve keza, mesâil-i mantıkıyeden “küllî” ile “küll” arasındaki fark ile rububiyete dair çok meseleleri öğrenmiş bulunuyorum. Cemâl ile ehadiyet 1 كُلِّىٌّ ذُو جُزْئِيَّاتٍ şümulüne dahildir. Celâl ile Vâhidiyet 2 كُلٌّ ذُو اَجْزَاۤءٍ unvanına dahildir.

İ’lem eyyühe’l-aziz! Dünya, âlem-i âhirete bir fihriste hükmündedir. Bu fihristede âlem-i âhiretin mühim meselelerine olan işaretlerden biri, cismânî olan rızıklardaki lezzetlerdir. Bu fâni, rezil, zelil dünyada bu kadar nimetleri ihsas ve ifaza etmek için insanın vücudunda yaratılan havâs, hissiyat, cihazat, azâ gibi alât ve edevatından anlaşılır ki, âlem-i âhirette de 3 تَجْرِى مِنْ تَحْتِهَا اْلاَنْهَارُ kasırların altında, ebediyete lâyık cismanî ziyafetler olacaktır.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Fertleri içinde barındıran küllî; bireyler sahibi tür.
2 : Cüz’leri içinde barındıran küll.
3 : “Altlarından ırmaklar akar.” Bakara Sûresi, 2:25.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Şemme / Sonraki Risale: On Dördüncü Reşha
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alât : aletler, araçlar
âlem-i âhiret : âhiret âlemi, öteki dünya
âlet : araç, vasıta
azâ : uzuvlar, organlar
bâkiyat-ı dâime : daimî, bâki şeyler
berâhin : güçlü deliller
cehl-i mürekkep : bilmediğinden habersiz olan kimsenin cehaleti
celâl : haşmet, görkem, yücelik; Allah’ın büyüklük ve haşmetini bildiren ismi
cemal : sonsuz derecede güzellik sahibi, Allah
Cenab-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
cihazat : cihazlar, duyular, organlar
cismânî : maddî yapısı olan
dahil : içinde
delâil : deliller
ebediyet : sonsuzluk
edevat : takımlar, gereçler
ehadiyet : birlik; İlâhî isimlerin her bir varlıkta ayrı ayrı tecellî etmesi
Esmâ-i Hüsnâ : Cenab-ı Hakkın güzel isimleri
fâni : gelip geçici, ölümlü
fihriste : içindekiler, özet bilgiler, nümuneler
gayr : başka
hâdim : hizmetçi
hamd : övgü ve şükür
havârık : harikalar
havâs : duyular; duyu organları
hikmet : fayda, gaye
hissiyat : hisler, duygular
i’lem eyyühe’l-aziz : ey aziz kadreşim bil ki!
ifaza etmek : feyizlendirmek
ifham : anlatmak
ihsas etmek : hissettirmek
ihtimam : önem verme
İlâhî : Allah tarafından gönderilen, bildirilen
izhar : açığa çıkarmak, göstermek
kasır : saray
keza : aynı, aynı biçimde
küfran : nankörlük
küll : bütün; parcalardan, bölümlerden oluşan bütün
küllî : sınıf, tür; bireylerden oluşan sınıf, tür
maksud-u bizzat : asıl gaye
mesâil-i mantıkıye : mantık meseleleri
mesâil-i nahviye : Arapça dilbilgisi konuları
mevcudat : varlıklar
mu’cize-i kudret : Allah’ın kudret mu’cizesi
müstakil : bağımsız
nazara almak : göz önünde bulundurmak
rızık : Allah’ın ihsan ettiği nimetler, yiyecekler
rububiyet : rablık; Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği idaresi ve terbiyesi
şümul : kapsam
tecelliyat : tecelliler, yansımalar
tegafül etmek : gaflet ediyormuş gibi davranmak, zorla unutmak
unvan : isim, ad
Vâhidiyet : birlik; İlâhî isimlerin bütün varlıkları kaplaması
vecih : yön
zâilât-ı fâniye : geçici, yok olucu şeyler
zelil : alçak, aşağı
Yükleniyor...