بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Cümle tahiyyat, ol Hâkim-i Ezel ve Hakîm-i Ezelî ve Rahmân-ı Lemyezelîye elyaktır ki, bizi İslâmiyetle serfiraz ve şeriat-ı garrâ ile sırat-ı müstakîme hidayet etmiştir.

Öyle bir şeriat ki, akıl ve nakil, dest-be-dest ittifak vererek ol şeriatın hakaikinin hakkaniyetini tasdik etmişlerdir.

Öyle hakaik ki, kökleri hakikat zemininde rüsuh ile beraber dal ve budakları kemâlâtın göklerine yükselip, intişar edip, öyle füruat ki, meyveleri saâdet-i dâreyndir; ve bizi Kur’ân-ı Mu’ciz ile irşad eylemiş...

Öyle kitap ki, kaideleriyle hilkat-i âlemin kitabından dest-i kader ve kalem-i hikmetle mektûb ve cârî olan kavanîn-i amîka-i dakika-i İlâhiyeyi izhar ettiğinden, ahkâm-ı âdilânesiyle nev-i beşerin nizam ve muvazenet ve terakkisine kefil-i mutlak ve üstad-ı küll olmuştur.
| Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahkâm-ı âdilâne : adâletli hükümler, esaslar
cârî : geçerli
cümle tahiyyat : bütün selamlar ve ibadetler
delâlet : delil olma, işaret etme
dest-be-dest : el ele
dest-i kader : kader eli (
ecnâs : cinsler, türler
elyak : en lâyık, en uygun
envâ : çeşitler, türler
Fahr-i Âlem : bütün varlık âleminin kendisiyle övündüğü Peygamberimiz (a.s.m.)
füruat : dallar, şubeler; asıldan ayrılan kollar
hakaik : hakikatler, esaslar
hakikat : esas, doğru, gerçek
Hâkim-i Ezel : hükümranlığı bütün zamanları kaplayan
Hakîm-i Ezelî : varlığının başlangıcı olmayıp sürekli var olan ve herşeyi hikmetle yapan Allah
hakkaniyet : doğruluk, gerçekçilik; hak ve hakikate uygunluk
hidayet etmek : doğru yola erdirmek
hilkat-i âlem : âlemin yaratılışı
intişar etmek : yayılmak
irşad eylemek : doğru yolu göstermek
ittifak vermek : birleşmek, beraber hareket etmek
izhar etmek : açığa çıkarmak, göstermek
kaide : düstur, kural
kalem-i hikmet : hikmet kalemi
kavânîn-i amîka-i dakika-i İlâhiye : çok derin ve hassas olan İlâhi kanunlar
kefil-i mutlak : kefâletinde şüphe olmayan; mutlak kefil
kemâlât : olgunluklar, mükemmellikler, faziletler
Kur’ân-ı Mu’ciz : benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân
mektûb : yazılmış
mu’cize : Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını acz ve hayrette bırakan olağanüstü şey
muvazenet : denge, ölçü
nakil : Kur’ân-ı Kerim ve sünnet gibi kaynaklardan aktarılan bilgi
nev-i beşer : insan cinsi, insanlık âlemi, insanlar
nizam : düzen
Rahmân-ı Lemyezelî : sonsuza kadar bütün mahlûkata merhamet ve şefkat eden, onlara nimetler veren Allah
risalet : elçilik, peygamberlik
rüsuh : kökleşme, sağlamlaşma
saâdet-i dâreyn : dünya ve âhiret mutluluğu
salavat-ı bînihaye : Peygamber Efendimiz’e sonsuz selâm ve duâlar
serfiraz : yükselten, yücelten; şereflendiren
server-i kâinat : kâinatın reisi; Hz. Muhammed (a.s.m.)
sırat-ı müstakîm : dosdoğru yol; iman ve Kur’ân yolu; ehl-i sünnet yolu
şehadet : şahitlik, tanıklık
şeriat : Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsi, İslâmiyet
şeriat-ı garrâ : büyük ve parlak şeriat, İslâmiyet
tasdik : doğrulama, kabul etme
terakki : ilerleme, yükselme
üstad-ı küll : her yönden tam ve mükemmel rehber; her çeşit ilimde söz
Yükleniyor...