İşaret

Birinin âsârı muhakeme olunursa, onun hâssasını nazara almak lâzımdır. İşte şu meselede edilmemiştir. Zira bu meseleye, acz-i abdin arkasında, kudret-i mümkinatın tarafında, kıyas-ı temsilînin perdesi altında temaşa ediyor. Halbuki tekvin-i âlemde bir kısmını maddesiz ibdâ ve bir kısmı dahi maddeden inşa ile şu kadar hayret-feza âsâr-ı mu’cize ile kudret-i kâmile-i İlâhiyeyi göstermekle beraber, ondan sarf-ı nazar etmek, gaibi şahit suretinde görmek olan kıyas-ı hâdi’ ile ve ebnâ-yı cinsini muhakeme ettiği gibi, bir kaide-i mahdude ile Vâcibü’l-Vücuda nazar ederler. Hattâ çok meseleyi akl-ı selim mâkul gördüğü halde, onlar gayr-ı mâkul tevehhüm ederler.

Tenbih

Muhtereattan kat-ı nazar, masnuatın en zahir ve münevver ve “ziya” dedikleri olan nur-u ayn-ı âlemin kavanîn-i acibesi; ve onun semeresi ve misal-i musaggarı olan nur-u basarın nevâmîs-i bediasıyla münevver ve musavver olan kemâl i kudret-i İlâhiyenin canibinde, muvazene nokta-i nazarında gayr-ı mâkul ve uzak tevehhüm olunan mesâile temaşa edilirse, me’nus ve ayn-ı akıl kirpikleri ortasında görülecektir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz-i abd : kulun acizliği, güçsüzlüğü
akl-ı selim : sağduyu; sağlıklı ve istikametli düşünce
âsâr : eserler, varlıklar
âsâr-ı mu’cize : olağanüstü eserler, mu’cize eserler
ayn-ı akıl : akıl gözü
canib : taraf, yön
ebnâ-yı cins : aynı cinsten ve türden olan varlıklar
gaibi şahid sûretinde görme : görünmeyen bir şeyi görünen bir şey suretinde görme
gayr-ı mâkul : akla uymayan
hâssa : ayırıcı vasıf, özellik
hayret-feza : hayret verici, şaşırtıcı
ibdâ : Allah’ın bir şeyi hiçten, yoktan ve benzersiz yaratması
inşa : Allah’ın bir varlığı farklı şeylerden yaratması, vücuda getirmesi
kaide-i mahdude : sınırlı bir kaide
kat-ı nazar : bakmama, dikkate almama
kavanîn-i acibe : hayret verici kanunlar
kemâl-i kudret-i İlâhiye : Allah’ın kudretinin mükemmelliği kıyas-ı hâdi'
kıyas-ı temsilî : kıyaslamaya dayanan benzetme, analoji
kudret : güç ve iktidar
kudret-i kâmile-i İlâhiye : Allah'ın tam ve noksansız kudreti, kuvveti
kudret-i mevhume : gerçekte olmayıp, varmış gibi zannedilen kudret, güç
kudret-i mümkinat : kâinattaki varlıkların kudreti, gücü kudret-i tâmme
mâkul : akla ve mantığa uygun
masnuat : san’atlı bir şekilde yaratılan varlıklar
me’nus : alışılmış, yakınlık oluşmuş
mesâil : meseleler
misal-i musaggar : küçültülmüş örnek
muhakeme : zihinde inceleyip düşünme
muhtereat : yoktan yaratılanlar
musavver : tasvir olunmuş, görünür hâle gelmiş
muvazene : karşılaştırma
münevver : nurlanmış, nurlu
nazar etme : bakma
nazara almak : dikkate almak
nevâmîs-i bedia : eşsiz kanunlar
nokta-i nazar : bakış açısı
nur-u ayn-ı âlem : kâinatın gözünün nuru nur-u basar
sarf-ı nazar etme : bakışı başka bir yöne çevirme, bakmama semere
suret : biçim, şekil
şahit : gören, bilen
tekvin-i âlem : âlemin yaratılması, var edilmesi
temaşa etme : bakma, seyretme
tenbih : ikaz, uyarı
tevehhüm etme : olmayan bir şeyi varsayma
Vâcibü’l-Vücud : varlığı zorunlu olan ve var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı olmayan Allah zahir
ziya : ışık, nur
Yükleniyor...