Hem de bahaneli çocukluk tabiatı, hem de mahaneli düşman seciyesi, hem de yalnız ayıbı görmek şanında olan müşteri nazarı gibi emirlerden o mir’âtı taskîl ve tasfiye et. Muvazene ve mukabele eyle, ekser emârâtın imtizacından tezahür eden hakikatın şule-i cevvalesini karine-i münevvire et; tâ ekaldeki evham-ı muzlimeyi tenvir ve def edebilesin. Hem de munsıfane ve müdakkikane ile dinle, kelâm tamam olmadan itiraz etme. Nihayete kadar bir cümledir, bir hükümdür. Tamam olduktan sonra bir vehmin kalırsa söyle.

Tenbih

Şu burhanın suğrâsı, nübüvvet-i mutlakadır. Kübrası ise, nübüvvet-i Muhammed’dir (aleyhissalâtü vesselâm). İşte başlıyoruz:

İşaret

Sâniin hikmeti ve ef’âlindeki adem-i abesiyet ve kâinattaki en hasis ve en kalîl şeyde nizamın müraatı ve adem-i ihmali ve nev-i beşerin mürşide olan ihtiyac-ı zarurîsi, nev-i beşerde vücud-u nübüvvet, kat’an istilzam ederler.

Eğer desen: “Bu icmaldeki mânâyı anlamadım, tafsil et”

Derim: İşte dinle. Görüyorsun ki, maddiye ve mâneviye olan nev-i beşerdeki nizamatın, hem de hasiyet-i aklın kuvvetiyle taht-ı tasarrufuna alınan çok envâın ahvaline verildiği intizamatın merkezi ve madeni hükmünde olan nübüvvet-i mutlakanın burhanı, insanın hayvaniyetten üç noktada olan terakkisidir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adem-i abesiyet : abes ve lüzumsuz olmama
adem-i ihmal : ihmal etmeme
âhir : son
ahval : haller, durumlar
aleyhissalâtü vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
amel : uygulama, iş, aksiyon
burhan : delil, hüccet, isbat vasıtası
ef’âl : fiiller, işler
ekal : azınlık
ekser : pek çok
emârât : emareler, belirtiler, işaretler
envâ : çeşitler, türler
evham-ı muzlime : karanlık vehimler, kuşkular
hasis : ufak, değersiz
hasiyet-i akl : akıl özelliği
hayvaniyet : hayvanlık
hikmet : Allah’ın herşeyi bir gayeye yönelik olarak, anlamlı ve tam yerli yerinde yaratma sıfatı
icmal : özet
ihtiyac-ı zarurî : zorunlu ihtiyaç
ilel-i müterettibe-i müteselsile : zincirleme uzayıp giden düzenleyici sebepler
imtizac : birleşme, kaynaşma
istilzam etme : gerektirme, lüzumlu olma
kalîl : az
karine-i münevvire : ışıklandıran, aydınlatan ipucu
kat’an : kesinlikle, kesin olarak
kelâm : ifade, söz
kemâlât-ı insaniye : insandaki mükemmel özellikler
kübrâ : büyük önerme, hükmün yüklemi
maddiye : maddeyle bağlantılı
meyanında : bir şeyle bağlantılı olarak, arasında
mukabele : karşılaştırma
munsıfâne : insaflıca
muvazene : karşılaştırma, dengeye getirme
müdakkikâne : dikkatlice, araştırıp inceleyerek
müraat : gözetme, riayet etme
mürekkebat : bir bütünü oluşturan parçalar, birleşikler
mürşid : irşad eden; doğru yolu gösteren
nev-i beşer : insan türü, insanlar
nizam : düzen, ahenk
nizamat : düzenler, kanunlar
nur-u nazar : hadiselere nurlu bakış
nübüvvet-i Muhammed : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği nübüvvet-i mutlaka
Sâni : herşeyi mükemmel ve san’atlı bir şekilde yaratan Allah
sırr-ı acip : hayret verici sır; hakikat
suğrâ : küçük önerme, hükmün konusu
şule-i cevvale : daima hareket ederek etrafına ışık saçan parıltı
tafsil : ayrıntılı açıklama
taht-ı tasarrufa alma : tasarruf ve otorite altına alma
tasfiye etme : arındırma, temizleme
tenbih : ikaz, uyarı
tenvir ve def etme : aydınlatma ve uzaklaştırma
terakki : ileride, yüksek olma
terettüp : birbiriyle bağlantılı ve intizamlı olarak ortaya çıkma
tezahür etme : ortaya çıkma, görünme
umum : bütün, genel
vehm : şüphe
vücud-u nübüvvet : Peygamberliğin varlığı zımnında
Yükleniyor...