Dördüncüsü: Tergib veya terhib hilesiyle ancak yalnız bir tesir-i sathî edip ve akla karşı sedd-i turuk edecektir. Şu halde a’mâk-ı kulûba nüfuz ve erakk-ı hissiyatı tehyiç ve şükûf-misal olan istidadatı inkişaf ettirmek ve kâmine ve nâime olan seciyeleri ikaz ve tenbih ve cevher-i insaniyeti feverana getirmek ve kıymet-i natıkıyeti izhar etmek, şuâ-yı hakikatin hâssasıdır. Evet, kasavet-i mücessemenin misal-i müşahhası olan “ve’d-i benat” gibi umurlardan kalblerini taskîl etmesi ve rikkat-i letafetin lem’ası olan hayvanata merhamet, hattâ karıncaya şefkat gibi umur ile tezyin etmesi, öyle bir inkılâb-ı azîmdir-hususan öyle akvam-ı bedevîde−ki, hiçbir kanun-u tabiiyeye tevfik olmadığından, hârikulâde olduğu musaddak-kerde-i erbab-ı basirettir. Basiretin varsa tasdik edeceksin.

Şimdi Noktayı dinle: İşte tarih-i âlem şehadet eder ki: En büyük dâhi odur ki, bir veya iki hissin ve seciyenin ve istidadın inkişafına ve ikazına ve feverana getirmesine muvaffak olsun. Zira öyle bir hiss-i nâim ikaz edilmezse, sa’y hebâen gider ve muvakkat olur. İşte en büyük dahi ancak bir veya iki hissin ikazına muvaffak olabilmiştir. Ezcümle: Hiss-i hürriyet ve hamiyet ve muhabbet.

Bu noktaya binaen, Ceziretü’l-Arap sahrâ-i vesîasında olan akvam-ı bedevîde kâmine ve nâime ve mesture olan hissiyat-ı âliye-ki, binlere bâliğdir−birden inkişaf, birden ikaz, birden feveran ve galeyana getirmek, şems-i hakikatin, ziya-yı şulefeşanın hassasıdır. Bu Noktayı aklına sokmayanın, biz Ceziretü’l-Arabı gözüne sokacağız. İşte Ceziretü’l-Arap... On üç asır beşerin terakkiyatından sonra, en mükemmel feylesoflardan yüz taneyi göndersin, yüz sene kadar çalışsın; acaba bu zamana nispeten o zamana nispet yaptığının yüzde birini yapabilir mi?
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdetullah : Allah’ın tabiata koyduğu kanun ve prensipler
akvam-ı bedevî : çölde yaşayan, göçebe kavimler
bâliğ : erişen, ulaşan
basiret : kalp gözünün açık oluşu
beşer : insanlık
binaen : –dayanarak, dolayı
cevher-i insaniyet : insanlığın içinde gizli olan öz
Ceziretü’l-Arab : Arap yarımadası
dâhi : çok yüksek zekâya sahip olan
ezcümle : meselâ, bu cümleden olarak
feveran : coşma, galeyan
feverana getirme : coşturma, galeyana getirme
fıtrat : yaratılış
filozof : felsefe ile uğraşan, felsefeci
galeyan : coşup taşma
hârikulâde : olağanüstü, şaşırtıcı derecede
hâssa : ayırıcı vasıf, özellik
hayvanat : hayvanlar
hebâen gitme : boşu boşuna gitme
hilkat : yaratılış
hiss-i hamiyet : din ve vatan gibi mukaddes değerleri koruma duygusu
hiss-i hürriyet : özgürlük duygusu
hiss-i muhabbet : sevgi duygusu
hiss-i nâim : uyku hâlindeki duygu
hissiyat-ı âliye : yüce, yüksek hisler
hususan : bilhassa, özellikle
ikaz : uyarma
inkılâb-ı azîm : büyük ve köklü değişiklik
inkişaf ettirme : açığa çıkarma, açıp geliştirme
istidadat : istidatlar, kàbiliyetler
izhar : açığa çıkarma, gösterme
kâmine : saklı, gizli, belirsiz
kanun-u tabiiye : tabiat kanunu
kasavet-i mücesseme : maddî hâle gelen katılık ve hissizlik
kıymet-i natıkıyet : konuşma ve düşünme özelliğinin taşıdığı değer
lem’a : parıltı
mesture : örtülü
misal-i müşahhas : somut örnek
musaddak-kerde-i erbâb-ı basiret : kalp gözü açık basiret sahipleri tarafından tasdik ve kabul edilmiş
muvaffak olma : başarılı olma
muvakkat : gelip geçici
nâime : uyuyan, uykuda bulunan
nisbeten : göre; oranla
nispet : oran, göre, oranla
rikkat-i letafet : his ve duyguların son derece ince ve hoş olması
sa’y : çalışma, emek, kazanç
sahrâ-i vesîa : uçsuz bucaksız çöl
seciye : huy, karakter
şehadet etme : şahitlikte bulunma
şems-i hakikat : hakikatın güneşi
şuâ-yı hakikat : hakikat ışığı, ışını
şükûf-misal : goncaya, çiçeklere benzer
tarih-i âlem : dünya tarihi
taskîl etme : cilalama, parlatma
tehyiç etme : heyecanlandırma, coşturma
terakkiyat : ilerleme, yükselme
tevfik : muvaffak olma, başarı; uygun ve uyumlu olma
tezyin etme : süsleme, donatma
umur : işler, fiiller
ve’d-i benat : İslâmiyetten önce Arapların kız çocuklarını diri diri toprağa gömme adeti
ziya-yı şulefeşan : etrafı aydınlatan ışık
Yükleniyor...