Tenbih
Hadis-i şerifte varid olduğu gibi, her âyetin birer zâhir ve bâtın ve her zâhir ve bâtının birer had ve muttalaı ve her had ve muttalaın çok şücun ve gusunu vardır. 1 Ulûm-u İslâmiye buna şahittir. Bu meratibin herbirinin birer derecesi, birer kıymeti, birer makamı vardır; temyiz lâzımdır. Lâkin tezahum yoktur. Fakat iştibak iştibahı intaç eder. Nasıl daire-i esbab daire-i akaide karıştırılsa, ya tevekkül namıyla bir betalet veya müraât-ı esbab namıyla bir i’tizali intaç eder. Öyle de, devair ve meratip tefrik olunmazsa, böyle neticeleri verir.
Kelâm-ı vahidde ahkâm-ı müteaddide olabilir. Bir sadef, çok cevahiri tazammun edebilir. Zevil’elbabca mukarrerdir: Kaziye-i vâhide, müteaddid kazâyâyı tazammun eder. O kaziyelerin herbiri ayrı birer madenden çıktığı gibi, ayrı ayrı birer semere de verir. Birbirinden fark etmeyen, haktan bîgâne kalır.
Meselâ, hadiste denilmiş: 2 اَنَا وَالسَّاعَةُ كَهَاتَيْنِ Yani, “Ben ve kıyamet, bu iki parmak gibiyiz.” Mabeynimizde tavassut edecek peygamber yoktur. Veya hadisin muradı ne ise haktır.
Hadis-i şerifte varid olduğu gibi, her âyetin birer zâhir ve bâtın ve her zâhir ve bâtının birer had ve muttalaı ve her had ve muttalaın çok şücun ve gusunu vardır. 1 Ulûm-u İslâmiye buna şahittir. Bu meratibin herbirinin birer derecesi, birer kıymeti, birer makamı vardır; temyiz lâzımdır. Lâkin tezahum yoktur. Fakat iştibak iştibahı intaç eder. Nasıl daire-i esbab daire-i akaide karıştırılsa, ya tevekkül namıyla bir betalet veya müraât-ı esbab namıyla bir i’tizali intaç eder. Öyle de, devair ve meratip tefrik olunmazsa, böyle neticeleri verir.
On Birinci Mukaddeme
Kelâm-ı vahidde ahkâm-ı müteaddide olabilir. Bir sadef, çok cevahiri tazammun edebilir. Zevil’elbabca mukarrerdir: Kaziye-i vâhide, müteaddid kazâyâyı tazammun eder. O kaziyelerin herbiri ayrı birer madenden çıktığı gibi, ayrı ayrı birer semere de verir. Birbirinden fark etmeyen, haktan bîgâne kalır.
Meselâ, hadiste denilmiş: 2 اَنَا وَالسَّاعَةُ كَهَاتَيْنِ Yani, “Ben ve kıyamet, bu iki parmak gibiyiz.” Mabeynimizde tavassut edecek peygamber yoktur. Veya hadisin muradı ne ise haktır.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : İbni Hibban, Sahih 1:146; el-Münavî Feyzü’l-Kadîr, 3:54.
2 : Buharî, Rikak, 39, Tefsir: 79, Sûre: 1; Müslim, Fiten: 132-135; Tirmizî, Fiten: 39; Müsned, 3:124, 130, 131, 193, 218, 222, 237, 275, 278, 283, 311, 319, 4:309, 5:92, 103, 108, 330, 335, 338.
2 : Buharî, Rikak, 39, Tefsir: 79, Sûre: 1; Müslim, Fiten: 132-135; Tirmizî, Fiten: 39; Müsned, 3:124, 130, 131, 193, 218, 222, 237, 275, 278, 283, 311, 319, 4:309, 5:92, 103, 108, 330, 335, 338.



