Fakat surete hasr-ı nazar etmemek gerektir. Bu sırra binaendir: Esâlîb-i Arab’ta ukul-u beşere olan tenezzülât-ı İlâhiyye tâbir olunan müraât-ı efham ve mümâşât-ı ezhan, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânda cereyan etti. Ezcümle:
1 ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ ve 2 يَدُ اللهِ فَوْقَ اَيْدِيهِمْ ve 3 وَجَآءَ رَبُّكَ ve emsâli...
Hem de 4 حَتّٰى اِذَا بَلَغَ مَغْرِبَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَغْرُبُ فِى عَيْنٍ حَمِئَةٍ ve eşbâhı... Hem de 5 وَالشَّمْسُ تَجْرِى لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا ve nezairi bu üslûba birer mecradır.
Sa’b olan bir kelâmın, ığlak ve işkâli, ya lâfız ve uslûbun perişanlığından neş’et eder—bu kısım Kur’ân-ı Vâzıhü’l-Beyâna yanaşmamıştır. Veyahut mânânın dakik, derin veyahut kıymettar veyahut gayr-ı me’lûf, gayr-ı mebzul olduğundan, güya fehme karşı nazlanmak ve şevki arttırmak için kendini göstermemek ve kıymet ve ehemmiyet vermek ister. Müşkilât-ı Kur’âniyye bu kısımdandır.
1 ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ ve 2 يَدُ اللهِ فَوْقَ اَيْدِيهِمْ ve 3 وَجَآءَ رَبُّكَ ve emsâli...
Hem de 4 حَتّٰى اِذَا بَلَغَ مَغْرِبَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَغْرُبُ فِى عَيْنٍ حَمِئَةٍ ve eşbâhı... Hem de 5 وَالشَّمْسُ تَجْرِى لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا ve nezairi bu üslûba birer mecradır.
ذٰلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ 6
Hâtime
Sa’b olan bir kelâmın, ığlak ve işkâli, ya lâfız ve uslûbun perişanlığından neş’et eder—bu kısım Kur’ân-ı Vâzıhü’l-Beyâna yanaşmamıştır. Veyahut mânânın dakik, derin veyahut kıymettar veyahut gayr-ı me’lûf, gayr-ı mebzul olduğundan, güya fehme karşı nazlanmak ve şevki arttırmak için kendini göstermemek ve kıymet ve ehemmiyet vermek ister. Müşkilât-ı Kur’âniyye bu kısımdandır.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Sonra (Allah) Arş’a istiva etti (oturdu, yükseldi, onu kapladı, onda karar kıldı).” A’râf Sûresi, 7:54; Yûnus Sûresi, 10:3; Ra’d Sûresi, 13:2; Furkan Sûresi, 25:59; Secde Sûresi, 32:4; Hadîd Sûresi, 57:4.
2 : “Allah’ın eli (kudreti) onların ellerinin (güçlerinin) üstündedir.” Fecr Sûresi, 89:22.
3 : “Allah (ın emri) geldi." Fetih Sûresi, 48:10
4 : “Nihâyet gün batısına vardı ve güneşin hararetli ve çamurlu bir çeşme suyunda gurub ettiğini gördü.” Kehf Sûresi, 18: 86.
5 : “Güneş de onlar için bir delildir ki, kendisine tâyin edilmiş bir yörüngede akıp gider.” Yâsin Sûresi, 36:38.
6 : “Kendisinde hiçbir şekilde şüphe olmayan O kitap (Kur’ân).” Bakara Sûresi, 2:2.
2 : “Allah’ın eli (kudreti) onların ellerinin (güçlerinin) üstündedir.” Fecr Sûresi, 89:22.
3 : “Allah (ın emri) geldi." Fetih Sûresi, 48:10
4 : “Nihâyet gün batısına vardı ve güneşin hararetli ve çamurlu bir çeşme suyunda gurub ettiğini gördü.” Kehf Sûresi, 18: 86.
5 : “Güneş de onlar için bir delildir ki, kendisine tâyin edilmiş bir yörüngede akıp gider.” Yâsin Sûresi, 36:38.
6 : “Kendisinde hiçbir şekilde şüphe olmayan O kitap (Kur’ân).” Bakara Sûresi, 2:2.



