Sual: Eskiden beri işitiyoruz ki: “Bazı Jön Türkler masondurlar, dine zarar ediyorlar.”
Cevap: İstibdat, kendini ibka etmek için şu telkinatı vermiştir. Bazı lâubâlilik dahi şu vehme kuvvet veriyor. Fakat emin olunuz ki, onların masonluğa girmeyen kısmının maksatları dine zarar değildir. Belki, milletin selâmetini temin etmektir. Fakat bazıları, dine lâyık olmayan bârid taassuba müfritâne ilişiyorlar. Demek, hürriyete ve meşrutiyete hizmetleri sebkat eden veyahut kabul eyleyenleri Jön Türk tesmiye ediyorsunuz. İşte onların bir kısmı, İslâmiyet fedâileridir. Bir kısmı da, selâmet-i millet fedâileridir. Onların ukde-i hayatiyelerini teşkil eden, mason olmayan ekseri, İttihad ve Terakkidir. Ve sizin şu aşâiriniz kadar ulema ve meşâyih, Jön Türkler meyanında mevcuttur. Vakıa onlarda birtakım edepsiz, çok sefih masonlar dahi bulunur; lâkin yüzde ondur. Yüzde doksanı sizin gibi mu’tekid müslimlerdir. Ve’l-hükmü li’l-ekser.

بِقَاعِدَةِ اَنَّ زَيْنَ عَيْنِ الرِّضَا حُسْنُ النَّظَرِ بِاللُّطْفِ وَالشَّفْقَةِ وَاَنَّ نُورَ الْفُؤَادِ بِالرِّفْقِ وَالرَّحْمَةِ وَلَقَدْ سَمٰى عَلَى الْحَقِّ بِاَقْدَامِ التَّوْفِيقِ وَسَعِدَ مَنِ اخْتَارَ اْلاِسْتِضَآءَ بِمِصْبَاحِ اَناَ عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِى بِى

1

HAŞİYE Hüsn-ü zan ediniz. Sû-i zan hem size, hem onlara zarar verir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Şu kaideye binaendir ki: Hoşgören gözün ziyneti, lütuf ve şefkatle hüsn-ü nazar etmekte ve kalbin nuru dahi rıfk ve rahmettedir. Hakka tevfikle (başarı ihsanıyla) çıkılır. “Kulum Beni nasıl tanırsa, onunla öyle muamele ederim.” (Buharî, Tevhid: 15, 35; Müslim, Tevbe: 1) misbahıyla aydınlanmayı ihtiyar eden, saadete erişir.
HAŞİYE : Tekrar temâşâ et, çünkü bu Arabî fıkra şifrelidir, işârâtı var.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Arabî : Arapça
aşâir : aşiretler
bâhusus : bilhassa, özellikle
bârid : soğuk
edepsiz : görgüsüz, ahlâksız
ekser : çoğunluk (bk. k-s̱-r)
fedâi : fedakâr, kendini bir hizmete adayan, kendini fedâ eden
fıkra : paragraf (bk. f-ḳ-r)
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hürriyet : İkinci Meşrutiyet dönemiyle başlayan özgürlük dönemi
hüsn-ü zan : güzel zan; başkaları hakkında iyi düşünce (bk. ḥ-s-n)
ibka etme : varlığını devam ettirme (bk. b-ḳ-y)
istibdat : baskı ve despotluk
işârât : işaretler, belirtiler
İttihad ve Terakki : (bk. bilgiler)
Jön Türk/Jön Türkler : (bk. bilgiler – Jön Türkler)
lâubâlilik : laubali olma hali; saygısızlık, seviyesizce davranma
maksad : gaye, amaç (bk. ḳ-ṣ-d)
mason/masonluk : (bk. bilgiler – Masonluk)
meşâyih : şeyhler, tasavvuf şeyhleri
Meşrutiyet : (bk. bilgiler)
mevcut : var (bk. v-c-d)
meyanında : arasında, içinde
mu’tekid : itikad eden, inançlı, dinine bağlı
müfritâne : aşırı şekilde
müslim : Müslüman (bk. s-l-m)
mütevaggıl : bir işle fazla uğraşan, bir konu hakkında derinlemesine ilgilenen ve takip eden
sathî : sığ, yüzeysel
sebkat eden : önceki zaman dilimlerinde meydana gelen, gerçekleşen
sefih : yasak zevk ve eğlencelere aşırı düşkün, ahmak
selâmet : esenlik, rahatlık (bk. s-l-m)
selâmet-i millet fedâileri : milletin kurtuluşu ve esenliği için fedakârlıkta bulunan ve kendini feda eden kişiler (bk.s-l-m)
sû-i zan : kötü zan; başkaları hakkında kötü düşünce
taassup : birşeye bilinçsizce, körükörüne bağlılık
tahkik : birşeyin kesinlik ve doğruluğunu araştırma (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
telkinat : telkinler, fikir aşılamalar
temâşâ etmek : bakmak, gözden geçirmek
tereddüt : şüphe
tesmiye etme : isimlendirme (bk. s-m-v)
teşkikât : insanları şüpheye düşürücü unsurlar
teşkil eden : meydana getiren, oluşturan
ukde-i hayatiye : hayat düğümü, hayat merkezi (bk. ḥ-y-y)
ulema : âlimler (bk. a-l-m)
vakıa : olay, gerçekleşen durum
ve’l-hükmü li’l-ekser : hüküm çoğunluğa göre verilir (bk. ḥ-k-m)
vehm : kuruntu, zan
zevâhir : gözle görülen yönler (bk. ẓ-h-r)
Yükleniyor...