Ey insafsızlar! Umum âlemi yutacak, birleştirecek, besleyecek, ziyalandıracak bir istidadda olan hakikat-i İslâmiyeti, nasıl dar buldunuz ki, fukaraya ve mutaassıp bir kısım hocalara tahsis edip, İslâmiyetin yarı ehlini dışarıya atmak istiyorsunuz? Hem de, umum kemâlâtı câmi, bütün nev-i beşerin hissiyat-ı âliyesini besleyecek mevaddı muhît olan o kasr-ı nurânî-yi İslâmiyeti, ne cür’etle mâtem tutmuş bir siyah çadır gibi bir kısım fukaraya ve bedevîlere ve mürtecilere has olduğunu tahayyül ediyorsunuz? Evet, herkes âyinesinin müşâhedatına tâbidir. Demek sizin siyah ve yalancı âyineniz size öyle göstermiştir.

Sual: İfrat ediyorsun, hayali hakikat gösteriyorsun. Bizi de teçhil ile tahkir ediyorsun. Zaman âhirzamandır, gittikçe daha fenalaşacak. HAŞİYE-1
Cevap: Neden dünya herkese terakki dünyası olsun da, yalnız bizim için tedennî dünyası olsun? Öyle mi? İşte, ben de sizinle konuşmayacağım. Şu tarafa dönüyorum; müstakbeldeki insanlarla konuşacağım:

Ey üç yüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sâkitâne Nurun sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî ile bizi temâşâ eden Said’ler, Hamza’lar, Ömer’ler, Osman’lar, Tâhir’ler, Yûsuf’lar, Ahmed’ler ve saireler! Sizlere hitap ediyorum. Başlarınızı kaldırınız, “Sadakte” deyiniz. Ve böyle demek sizlere borç olsun. Şu muâsırlarım, varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizinle konuşuyorum. Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır!

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE-1 : Muhtemeldir ki, o zamanda orada bulunan büyük bir veli Eski Said’in Risale-i Nur’un dar dairesini gayet geniş ve siyasî bir daire olarak bir hiss-i kablelvuku ile kırk beş sene evvel hissetmesinden ve bu risaledeki çok cevapları o histen neş’et ettiğinden, o veli yalnız bu noktada itiraz etmiş.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhirzaman : dünya hayatının kıyamete yakın son devresi (bk. e-ḫ-r)
cennet-âsâ : cennet gibi
hakaik : gerçekler, esaslar (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakikat : gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hiss-i kablelvuku : birşeyi olmadan önce hissetme duygusu
hitap etmek : konuşmak, seslenmek (bk. ḫ-ṭ-b)
Horhor Medresesi : (bk. bilgiler)
ifrat etme : aşırıya gitme
istikbal : gelecek zaman
mazi : geçmiş zaman
Medresetü’z-Zehrâ : (bk. bilgiler)
mesâil : meseleler
muasır : çağdaş, aynı dönemde yaşayan
müstakbel : gelecek zaman dilimi
nazar-ı hafî-i gaybî : gayba nüfuz eden, gaybı gören gizli bakış, gaybı gören (bk. n-ẓ-r; ğ-y-b)
neş’et etmek : kaynaklanmak, doğmak (bk. n-ş-e)
nümune : örnek, misâl
risale : küçük kitap, mektup; Risale-i Nur’un her bir bölümü (bk. r-s-l)
sadâ : ses
sadakte : “doğrudur” (bk. ṣ-d-ḳ)
sâkitâne : suskun olarak, susarak
tahakkuk etmek : gerçekleşmek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
tahkir etmek : aşağılamak, hafife almak, hakaret etmek
tasavvurat : düşünceler, tasavvurlar (bk. ṣ-v-r)
teçhil etmek : cahillikle suçlamak
tedennî : alçalma, gerileme
telif etme : yazma
temâşâ eden : hayranlıkla seyreden, bakan
terakki : ilerleme, yükselme
tevehhüm etmek : sanmak, zannetmek
Van/Van Kalesi : (bk. bilgiler – Van)
ve saire : ve diğerleri
veli : Allah dostu (bk. v-l-y)
zemin : uygun ortam; yer
Yükleniyor...