Sual: Neden onların bir fedaisini yandırıp parça parça ederlerdi, esrarını ve arkadaşını izhar etmezdi. Hâlbuki sizin bir yiğitinize bir bıçak vurulsa, bütün esrarını kanıyla beraber fışkırtarak döker. Bu, şecaatçe büyük bir tefavüttür. Sebebi nedir?
Cevap: Biz asıl sebebini teşhis edemiyoruz. Fakat biliriz ki, zerreyi dağ gibi eder ve arslanı tilkiye mağlûp ettirir bir nokta vardır.

Sual: Senin vazifeni kaldıramıyoruz. Vücudunu bildik, mahiyetini sen şerh et.
Cevap: Öyleyse dinleyiniz ve kulaklarınızı beş açınız. İşte fikr-i milliyetle uyanmış bir Ermeninin himmeti, mecmu-u milletidir. Güya onun milleti küçülmüş, o olmuş. Veya onun kalbinde yerleşmiş. Onun ruhu ne kadar tatlı ve kıymettar olsa da, milletini daha ziyade tatlı ve büyük bilir. Bin ruhu da olsa feda etmeye iftihar eder. Çünkü kendince yüksek düşünür. Hâlbuki, şimdikilere demiyorum, lâkin sizin eskiden bir yiğidiniz uyanmamış, nura girmemiş, İslâmiyet milletinin namusunu bilmemiş, yalnız bir menfaat veya bir garaz veya bir adamın veya bir aşiretin namusunu mülâhaza eder, kısa düşünürdü. Elbette tatlı hayatını öyle küçük şeylere herkes feda etmez. Faraza, İslâmî fikr-i milliyetle HAŞİYE onlar gibi temâşâ etseydiniz, kahramanlığınızı âleme tasdik ettirip yüksek tabakalara çıkacaktınız. Eğer Ermeniler sizin gibi sathî ve kısa düşünseydiler nihayette korkak ve sefil olacaklardı. Hakikaten sizin hârikulâde şecaate istidadınız vardır. Zira bir menfaat veya cüz’î bir haysiyet veya itibarî bir şeref için veya “Filân yiğittir” sözlerini işitmek gibi küçük emirlere hayatını istihfaf eden veya ağasının namusunu isti’zam için kendini feda eden kimseler, eğer uyansalar, hazinelere değer olan İslâmiyet milliyetine, yani üç yüz milyon İslâmın uhuvvetlerini ve mânevî yardımlarını kazandıran İslâmiyet milliyetine, binler ruhu da olsa, acaba istihfaf-ı hayat etmezler mi? Elbette hayatını on paraya satan, on liraya binler şevkle satar.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Milliyetimiz bir vücuttur; ruhu İslâmiyet, aklı Kur’ân ve imandır.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahlâk-ı âliye : yüksek, üstün ahlâk (bk. ḫ-l-ḳ; a-l-v)
âlem : dünya, evren (bk. a-l-m)
aşiret : oymak; büyük ölçüde aynı dil ve kültürü paylaşan, birçok boydan oluşan, yapısındaki aileler arasında toplum, ekonomi, din, kan veya evlilik bağları bulunan göçebe veya yerleşik nitelikteki topluluk
cehalet : cahillik
cüz’î : küçük, bireysel (bk. c-z-e)
din-i hak : hak din, İslâmiyet (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
emir : iş, durum
Ermeni : (bk. bilgiler – Ermeniler)
faraza : varsayalım ki
fikr-i milliyet : milliyetçilik düşüncesi (bk. f-k-r)
garaz : maksat, hedef
gayr-ı müslim : Müslüman olmayan (bk. s-l-m)
hakikaten : gerçekten (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hârikulâde : olağanüstü, şaşırtıcı şekilde
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
haysiyet : itibar, şeref, değer
himmet : ciddî çaba ve gayret
içtimaî : toplumsal, sosyal (bk. c-m-a)
iftihar etme : övünme
İslâmî : Müslüman, İslâma uygun olan
isti’zam : büyük tutma; yüceltme (bk. a-ẓ-m)
istidad : potansiyel, elverişli durum (bk. a-d-d)
istihfaf etme : hafife alma, küçümseme
istihfaf-ı hayat : hayatı hafife alma, küçümseme, hayatını kaybetmeyi göze alma
itibarî : gerçekte öyle olmadığı hâlde öyle sayılan; gerçek ve fiilî olmayan (bk. a-b-r)
kıymettar : kıymetli, değerli
maatteessüf : ne yazık ki
mecmu-u millet : milletin tamamı (bk. c-m-a)
menfaat : çıkar, kişisel yarar
muktezâ : birşeyin gereği (bk. ḳ-ḍ-y)
mülâhaza etme : düşünme, akla getirme
nihayet : son
revaç bulma : herkes tarafından kabul görme
rezâil : rezillikler
sathî : yüzeysel
sefil : yoksul, perişan
şecaat : yiğitlik, cesurluk
şeref : yücelik, büyüklük
şevk : şiddetli istek ve arzu
taaccüp : şaşma, hayret etme
tasdik : doğrulama, onaylama (bk. s-d-ḳ)
temâşâ etme : bakma, seyretme
terakkiyât-ı hâzıra : zamanımızdaki ilerlemeler, gelişmeler (bk. ḥ-ḍ-r)
uhuvvet : kardeşlik
üssü’l-esas : birşeyin en temel unsuru
vücut : varlık (bk. v-c-d)
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...