Sual: Ne demek?
Cevap: Korkuyorum; ehliyetsizlikle beraber, teşeyyuh veya necâbeti dâvâ edenler, aşâir içinde o rüesâlara kardeşlik dâvâ ederek miraslarını alsınlar, iki başlı bir belâ kesilsinler. Zira sizdeki cehâlet-i avrâ ve itaat-i amyâ, ağaiyet ve tahakküme tenâsuh hükmünü verir. Güya ağaiyet sûretiyle ölse, efendilik kalıbıyla veyahut teşeyyuh cismiyle veya asilzâdelik şekliyle hayatlanacaktır. İşte, benim maksadım; o meylü’l-ağalık ve meyl-i tahakküm ve meyl-i riyâseti öyle öldüreceğim, kıyâmete kadar haşrolmasın.

Sual: Sen eskiden umum mürşid şeyhlere muhabbet, hatta müteşeyyihlere de hüsn-ü zan ederdin. Neden şimdi bid’aya düşmüş bir kısım müteşeyyihlere hücum ediyorsun?
Cevap: Bazan adavet, şiddet-i muhabbetten gelir. Evet, nefsim için onları ne kadar severdim; nefs-i İslâmiyet için bin derece daha ziyade onlara âşıktım.

1

وَلَقَدِ انْتَقَشَ فِى سُوَيْدَاۤءِ قُلُوبِهِمِ الطَّاهِرَةِ الصِّبْغَةُ الرَّبَّانِيَّةُ وَفِى خَلَدِهِمْ ضِيَاۤءُ الْحَقِيقَةِ


HAŞİYE
2

نَدِيمَانْ باَدَهَا خُورْدَنْدْ رَفْتَنْدْ تَهِى خُمْخَانْهَا كَرْدَنْدُورَفْتَنْدْ



Lâkin, onların asl-ı esas-ı mesleği, kulûbun tenviri ve raptı, yani fazilet-i İslâmiye üzerine sülûk, yani hamiyet-i İslâmiye ile tehattüm, yani İslâmiyet için hayatta zühd ve ravhı terk, yani ihlâs için terk-i menafi-i şahsî, yani, tesis-i muhabbet-i umumiyeye teveccüh, yani ittihad-ı İslâmiyeye hizmet ve irşad...

فَتَأَسُّفًا قَدْ اَسَاۤئُوا مُتَّكِئِينَ وَتَكَاسَلُوا فِى خِدْمَتِهِمْ فَحِينَئِذٍ اُرِيدُ تَحْوِيلَ هِمَمِهِمْ اِلٰى مَجْرٰيهَا الْحَقِيقِىِّ الْقَدِيمِ

3

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Şu üslûp, bir silsilenin mübarek hırkalarının parçalarından dikilmiştir. Yani, Şâh-ı Nakşibend, İmam-ı Rabbânî, Hâlid Ziyâeddin, Seyyid Tâhâ, Seyyid Sıbğatullah ve Seyda gibi evliyaya işaret var.
1 : Gerçekten onların temiz kalblerinin merkezine sıbğa-i Rabbâniye ve gönüllerine de hakikatin ziyası nakşolunmuştur.
2 : Âşıklar şarabı içip gittiler; şarap mahzenini boşaltıp gittiler.
3 : Maatteessüf, onlar oturmakla kötülük ettiler ve hizmetlerinde tembellik gösterdiler. Şimdi ben onların himmetlerini eski ve hakikî mecrâsına yöneltmek istiyorum.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adavet : düşmanlık
ağaiyet : ağalık
asilzâde : soylu
asl-ı esas-ı meslek : mesleğin asıl temeli, aslı ve esası
bid’a : aslen dinde olmayıp sonradan ortaya çıkan ve dine zarar veren yeni âdet ve uygulamalar (bk. b-d-a)
evliya : Allah dostları olan velîler (bk. v-l-y)
fazilet-i İslâmiye : İslâmî üstünlük, İslâmî erdem
Hâlid Ziyâeddin : Mevlânâ Halid Ziyaeddin olarak tanınır. Risale-i Nur’da daha çok Mevlânâ Halid-i Bağdadî olarak anılır (bk. bilgiler – Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî)
hamiyet-i İslâmiye : İslâmiyetin kazandırdığı koruma gayreti
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
haşrolmak : yeniden dirilip toparlanma (bk. ḥ-ş-r)
hüsn-ü zan : güzel zanda bulunma (bk. ḥ-s-n)
ihlâs : samimiyet; ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme (bk. ḫ-l-ṣ)
irşad : doğru yolu gösterme, uyarma (bk. r-ş-d)
ittihad-ı İslâmiye : İslâm birliği (bk. v-ḥ-d; s-l-m)
kulûb : kalpler
meyl-i riyâset : reislik, başkanlık yapma meyli, eğilimi
meyl-i tahakküm : insanları zorla hâkimiyeti altına alma meyli, eğilimi
meylü’l-ağalık : ağalık meyli, eğilimi
muhabbet : sevgi (bk. ḥ-b-b)
mürşid : irşad eden, doğru yolu gösteren (bk. r-ş-d)
müteşeyyih : şeyhlik iddia eden, şeyhlik taslayan
nefs : can, hayat, kişinin kendisi (bk. n-f-s)
nefs-i İslâmiyet : İslâmiyetin kendisi (bk. n-f-s; s-l-m)
rapt : bağlanma
ravh : rahatlık, kolaylık
silsile : zincir, soy ağacı
sûret : biçim, şekil (bk. ṣ-v-r)
sülûk : mânevî yol alma
şiddet-i muhabbet : aşırı sevgi ve muhabbet gösterme (bk. ḥ-b-b)
tahakküm : baskı ve zorbalık (bk. ḥ-k-m)
tehattüm : ömrün sonuna kadar bağlanma
tenâsuh : kaybolan birşeyin başka bir şekle bürünerek tekrar ortaya çıkması
tenvir : aydınlatma, nurlandırma (bk. n-v-r)
terk-i menafi-i şahsî : kişisel çıkarları terk etme
tesis-i muhabbet-i umumiye : herkesi kuşatan bir sevgi ortamının kurulması (bk. ḥ-b-b)
teşeyyuh : şeyh olduğunu iddia etme, şeyhlik taslama
teveccüh : ilgi, yönelme
umum : bütün
üslûp : ifade ve söyleyiş tarzı
ziyade : çok, fazla
zühd : âhirete yönelip dünyadan el etek çekme
Yükleniyor...