Dördüncü Menba: Pek çok envâda yevm ve sene gibi, hattâ insanın şahıslarında bir çok kıyâmet-i mükerrere-i nev’iye vardır ki; bir kıyamet-i kübrânın tahakkukunu ihsas ediyor.

Evet, mâruf saatin sâniye, dakika, saat, eyyâmını sayan çarklarına benzeyen Allah’ın büyük saatindeki yevm, sene, ömr-ü beşer, deverân-ı dünya birbirine mukaddeme olarak döner, işler. Geceden sonra sabahı, kışdan sonra baharı işledikleri gibi; mevtten sonra subh-u kıyamet o destgâhdan, o saat-ı uzmâdan çıkacağını haber veriyorlar.

Bir şahsın müddet-i ömründe başına geçen bir çok kıyamet çeşitleri geçmiştir. Beş altı senede bilittifak bütün zerrâtını değiştirmiş. Belki bir senede iki defa tedricî bir kıyamet görmüş. Hem bazı envâ-ı hayvanatta bazı vakitte bir kıyamet-i nev’iye müşahede ediyoruz.

İnsanın bir şahsı, başkasının nev’i hükmündedir. Zira nur-u fikir, onun âmâline öyle bir vüs’at vermiş ki; ezmine-i selâseyi yutsa tok olmaz. Sair nev’ilerdeki ferdlerin mâhiyeti cüz’î, kıymeti şahsî, nazarı mahdut, kemâli mahsur, lezzet ve elemi ânîdir. Beşerin ise mâhiyeti ulvî, kıymeti gâlî, nazarı âmm, kemâli hadsiz, lezzeti, elemi kısmen daimîdir.

Öyle ise, çok nevilerde olan birer çeşit kıyamet-i mükerrere-i nev’iyede, insan için bir kıyamet-i şahsiye-i umumiyeye remz vardır.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âmâl : emeller, arzular, istekler
âmm : umumî, genel, kapsamlı
ânî : anlık, yaşadığı âna ait
beşer : insanlar
bilittifak : ittifakla, beraberce, el birliğiyle
cemî-i fünun : bütün fenler, ilimler
cüz’î : ferdî, bireysel
daimî : devamlı, sürekli
destgâh : tezgâh
deverân-ı dünya : dünyanın dönmesi
elem : acı, keder, sıkıntı
envâ : türler, çeşitler
envâ-ı hayvanat : hayvan türleri
eyyâm : günler
ezmine-i selâse : üç dönem; geçmiş, bugün ve gelecek zaman
ferd : birey
gâlî : pahalı
hadsiz : sınırsız
halâs etmek : kurtarmak
ihsas : hissettirme
ihtilâl : karışıklık, bozulma, dağılma
intizam-ı kâmil : mükemmel düzenlilik
istikrâ-i tâmm : tam bir tümevarım, endüksiyon; parçalardan bütüne, fertlerden türlere, olaylardan kanunlara, ilimlerden kâinatın mükemmel olan düzen ve düzenliğine varma yöntemi
kemâl : mükemmellik, olgunluk
kıyamet : varlığın bozulup dağılması, ölmesi
kıyamet-i kübrâ : büyük kıyâmet, bütün varlığın bozulup dağılması, ölümü
kıyamet-i mükerrere-i nev’iye : türe ait defalarca tekrarlanan kıyamet; türlerde cereyan eden dirilişlerden sonraki ölümler
kıyamet-i nev’iye : bir tür ve cinsin ölümü
kıyamet-i şahsiye-i umumiye : hem bireyleri, hem türleri içine alan genel bir kıyamet, toptan ölüm
mahdut : sınırlı
mâhiyet : asıl nitelik, özellik
mahsur : sınırlı
mâruf : bilinen, tanınan
menba : kaynak
mevt : ölüm
mevzu : konu
meyl-i tekemmül : gelişme, mükemmelleşme eğilimi
mukaddeme : başlangıç, öncü
müddet-i ömür : yaşam süresi
müşahede : görme, gözlemleme
nazar : bakış, görüş açısı
nev’ : tür
nizam : düzen, kanun
nur-u fikir : fikirin nuru, düşünce aydınlığı
ömr-ü beşer : insan ömrü
remz : ince işaret
saadet-i ebediye : sonu olmayan sonsuz mutluluk
saat-ı uzmâ : büyük saat
sair : diğer, başka
subh-u kıyamet : diriliş sabahı
şahid-i sâdık : doğru sözlü şahit, tanık
şahsî : kişisel
tahakkuk : gerçekleşme
tedricî : derece derece, yavaş yavaş
tezkiye : aklama, temize çıkarma
ulvî : yüce
vüs’at : genişlik
yevm : gün
zerrât : zerreler, atomlar, hücreler
Yükleniyor...