Yedinci Menba: Kâinattaki bütün letâif, bütün mehâsin, bütün kemâlât, bütün incizâbât ve iştiyâkât ve terehhumât birer mezmundur ki, Sâniin lûtf-u merhametinin, ihsan ve kereminin cilvelerini bizzarure ve bilbedâhe kalbe gösteriyor. Madem bir hakikat var. Bilbedahe hakiki rahmet var. Madem hakiki rahmet var, saadet-i ebediye olacaktır..
Sekizinci Menba: Fıtrat-ı zîşuur olan vicdandır. Kim kendi uyanık vicdanını dinlese: “Ebed! ebed!” sesini işitecektir. Demek o, onun için mahlûktur. Demek bu incizab bir gaye-i hakiki ve hakikat-i cazibedarın yalnız cezbiyle olabilir.
Dokuzuncu Menba: Sâdık, masdûk, musaddak olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın ihbarıdır. Evet onun sözleriyle saadet-i ebediyenin kapıları açılmış. Ve ona karşı kelâmları birer penceredir. Zaten bütün kuvvetiyle bütün davaları tevhidden sonra o noktada temerküz ediyor.
Onuncu Menba: On üç asırda yedi vecihle i’câzını muhafaza eden Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın ihbârât-ı kat’iyesidir. Evet nefs-i ihbârı, haşr-i cismânînin keşşâfı ve şu remz-i hikmetin miftâhıdır. Hem tazammun ettiği ve mükerreren tefekküre emrederek nazara vaz ettiği berâhin binlerdir.
Ezcümle: Bir kıyas-ı temsilîyi tazammun eden 1 وَقَدْ خَلَقَكُمْ اَطْوَارًا ve
2 قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِۤى اَنْشَأَهَۤا اَوَّلَ مَرَّةٍ hem bir delil-i adlîye işaret eden
3 وَمَا رَبُّكَ بِظَلاَّمٍ لِلْعَبِيدِ gibi pek çok âyât-ı kesîre ile haşr-i cismânîdeki saadet-i ebediyeye nâzır pek çok dürbünleri nazar-ı beşere vazetmiştir.
Sekizinci Menba: Fıtrat-ı zîşuur olan vicdandır. Kim kendi uyanık vicdanını dinlese: “Ebed! ebed!” sesini işitecektir. Demek o, onun için mahlûktur. Demek bu incizab bir gaye-i hakiki ve hakikat-i cazibedarın yalnız cezbiyle olabilir.
Dokuzuncu Menba: Sâdık, masdûk, musaddak olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın ihbarıdır. Evet onun sözleriyle saadet-i ebediyenin kapıları açılmış. Ve ona karşı kelâmları birer penceredir. Zaten bütün kuvvetiyle bütün davaları tevhidden sonra o noktada temerküz ediyor.
Onuncu Menba: On üç asırda yedi vecihle i’câzını muhafaza eden Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın ihbârât-ı kat’iyesidir. Evet nefs-i ihbârı, haşr-i cismânînin keşşâfı ve şu remz-i hikmetin miftâhıdır. Hem tazammun ettiği ve mükerreren tefekküre emrederek nazara vaz ettiği berâhin binlerdir.
Ezcümle: Bir kıyas-ı temsilîyi tazammun eden 1 وَقَدْ خَلَقَكُمْ اَطْوَارًا ve
2 قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِۤى اَنْشَأَهَۤا اَوَّلَ مَرَّةٍ hem bir delil-i adlîye işaret eden
3 وَمَا رَبُّكَ بِظَلاَّمٍ لِلْعَبِيدِ gibi pek çok âyât-ı kesîre ile haşr-i cismânîdeki saadet-i ebediyeye nâzır pek çok dürbünleri nazar-ı beşere vazetmiştir.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “O sizi halden hale sokarak yaratmıştır.” Nuh Sûresi, 71:14.
2 : “De ki: Onu ilk önce kim yaratmışsa tekrar O diriltecek.” Yâsin Sûresi, 36:79.
3 : “Rabbin, kullarına haksızlık edecek değildir.” Fussılet Sûresi, 41:46.
2 : “De ki: Onu ilk önce kim yaratmışsa tekrar O diriltecek.” Yâsin Sûresi, 36:79.
3 : “Rabbin, kullarına haksızlık edecek değildir.” Fussılet Sûresi, 41:46.