Altıncı ders

مَۤا اَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللهِ وَمَۤا اَصَابَكَ مِنْ سَيِّئَةٍ فَمِنْ نَفْسِكَ
1

Ey zaafıyla beraber mağrur ve işlemediği şeyle müftehir bîçare Said!

Senin fahir ve gurura hiç hakkın yok. Çünkü, senin nefsinde, kusur ve şerden başka yoktur. Eğer hayır olsa, o hayır da, cüz-ü ihtiyarın gibi cüz’îdir. Lâkin, deme ki “Şerrim de cüz’îdir.” Hayır, sen, o cüz-ü ihtiyarınla bir şerr-i küllîyi işleyebilirsin. Çünkü, sen, işlediğin bir kusurla, senin maksuduna müteveccih olan sair esbabın semerat-ı sa’ylerini hükümden iskat ederek bir hasaret-i külliyeye sebep ve bir hacalet-i dâimîye müstehak olursun. Hakikat böyle iken, şeytanın bir cihette şakirdi olan nefsin, kaziyenin aksine olarak hayrı küllî, şerri cüz’î tasavvur eder; firavunlaşırsın. Bilir misin, misâlin neye benzer?

Mağrur ahmak bir adam, bir gemiyle ticaret eden bir cemaate şerik olur. O cemaatin her biri bir kısım sermaye verip, gemide bir vazifeyi deruhte eder. Herkes kendi vazifesini ifa eder.Yalnız o mağrur, hareket-i sefineye medar olan vazifesini terk ederek, geminin garkına sebebiyet verir. O cemaatin hepsi bin lira zarar ederler.

Ona denildi: “Hak olan odur ki, bütün hasareti sen çekeceksin. Çünkü, bizim sa’yimizi de heba ettin.”

O dedi: “Yok kabul etmem. Belki bu hasaret taksim edilerek hissem miktarınca çekebilirim.”

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi kusurun sebebiyledir.” Nisâ Sûresi, 4:79.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahmak : akılsız
bîçare : çaresiz, zavallı
cemaat : topluluk, grup
cihet : taraf, yön
cüz’î : az, küçük, ferdî, bireysel
cüz-ü ihtiyar : insandaki çok az seçim gücü, irade
deruhte etmek : yerine getirmek
esbab : sebepler
fahir : övünmek, gururlanmak
firavunlaşmak : kendisini Firavun gibi ilâh seviyesinde görmek
gark : boğulma
hacalet-i dâimî : sürekli sıkılma, utangaçlık ve mahcup olma
hakikat : gerçek, asıl
hareket-i sefine : geminin seyri, hareketi
hasaret : zarar, ziyan
hasaret-i külliye : kapsamlı, büyük zarar
hayır : iyilik; faydalı ve sevaplı amel
heba etmek : boşa çıkarmak
hükümden iskat etmek : birşeyin taşıdığı hükmü ortadan kaldırmak
ifa etmek : yapmak, yerine getirmek
kaziye : önerme, hüküm
küllî : büyük ve kapsamlı
lâkin : ama, fakat
mağrur : gururlu
maksut : maksat, gaye, istek, arzu
medar : dayanak, kaynak, sebep
müftehir : kendisiyle övünen
müstehak : lâyık olmak, hak etmek
müteveccih : yönelik
nefis : bir kimsenin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu
sa’y : çalışma, emek
sair : diğer
semerât-ı sa’y : emeğin meyveleri, neticeleri
şakirt : talebe, öğrenci
şer : kötülük, fenalık
şerik olmak : ortak olmak
şerr-i küllî : kapsamlı büyük kötülük
tasavvur etmek : düşünmek, hayal etmek
Yükleniyor...