Dua, bir nev’i ibadet olduğu için, hâlis olmak gerektir, ta ki kabul olunsun. İbadetin semeratı ise uhrevîdir. Dünyevî işler, o ibâdâtın evkat-ı mahsusalarıdır. Meselâ, yağmursuzluk, yağmur namazının vaktidir. Namaz, yağmur yağması için vaz edilmemiştir. Umur-u dünyeviye niyet edilse, o ibadet olan dua halis olmadığı için kabule lâyık olmaz.

Evet, nasıl ki gurub, mağrib namazının vaktidir. Ay ve güneşin tutulmaları da, salâtü’l-küsuf ve’l-husuf denilen iki ibâdât-ı mahsusanın vaktidir. Yoksa gaye değil ki, namaz kılmakla, ta güneş ve kamer açılsınlar. Çünkü, güneş ve kamerin açılmaları zamanı muayyendir. Fâtır-ı Zülcelâl, bu iki âyât-ı azîmin nikabı zamanında, yani perdelendikleri zamanda, ibâdını, ibadete davet eder.

Onun gibi, yağmursuzluk da, yağmur namazının vaktidir; yağmurun gelmesinin gayesi değil. Yağmursuzluk devam ettikçe, ol veçhile Allah’a ibadet devam eder. Yağmur geldiği vakit, vakti kaza olur.

Onun gibi, zâlimlerin tasallutu ve beliyelerin nüzulü zamanları, bazı ed’ıye-i mahsusanın evkatıdır. Belki de o beliyeler, o duaları söylettirmek içindir. Yoksa o dualar, sırf o beliyelerin def’i için değildir. Belki, bir nev’i ubudiyet olan o dualar, o beliyyelerin devamı müddetince devam ederler. Eğer duaların berekâtıyla beliyeler def’ ve ref’ olunsalar, nurun alâ nur. Şayet ref’ olunmazlarsa, denilemez ki, “Dua kabul olunmadı.” Belki, “Duanın vakti bitmedi” denilir.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âyât-ı azîm : büyük deliller
beliye : belâ, musibet
berekât : bereketler
def’ ve ref’ olunma : ortadan kalkma, savılma, uzaklaşma
def’ : uzaklaştırma
ed’ıye-i mahsusa : özel dualar, belli vakitlerde yapılan dualar
evkat : vakitler
Fâtır-ı Zülcelâl : sonsuz büyüklük ve haşmet sahibi olan ve herşeyi harika san’atıyla yaratan Allah
gurub : güneşin batışı
hâlis : içten, sırf Allah rızası için, samimî
ibâd : kullar
ibâdât-ı mahsusa : hususî, özel ibadetler
ibadet : Allah’a kulluk yapma
mağrib namazı : akşam namazı
muayyen : belirlenmiş, belirli
nev’i : çeşit, tür
nikab : perdelenme, örtünme; tutulma
nurun alâ nur : nur üstüne nur
nüzul : inme
ref’ olunma : ortadan kalkma, yok olma
salâtü’l-küsuf ve’l-husuf : güneş ve ayın tutulmaları zamanında kılınan namaz
tasallut : sataşma, baskı kurma, hâkim olma
ubudiyet : kulluk, ibadet
umur-u dünyeviye : dünyaya ait işler
vakti kaza olmak : vakti bitmek, zamanı sona ermek
vaz edilmek : konulmak
vecih : yön
Yükleniyor...