Amma üstad ve muallim ve aveneleri ve tilmizleri ise, Seyyidimiz Muhammedüni’l-Mustafa ve sair enbiyalar aleyhi ve aleyhim efdalu’s-salevâti ve’s-salâm ve evliya (radıyallahü anhüm) hazaratına misâldirler. Kasırdaki melikin hizmetkârları ise, melâike aleyhimüsselâma işarettir. Seyir ve ziyafete davet edilen misafirler ise, cin ve insan ve insanlara hizmetkâr olan hayvanlara işarettir. O iki fırka ise: Birisi, ehl-i iman ve kitab-ı kâinatın âyâtlarının müfessir-i âlişanı olan Kur’ân-ı Hakîmin tilmizleridir. Diğer fırka ise, ehl-i küfür ve tuğyan, nefis ve şeytana tâbi ve yalnız hayat-ı dünyeviyeyi tanıyan ve hayvan gibi, belki daha aşağı, 1 صُمٌّ بُكْمٌ (sağır-dilsiz) olan mağdub ve dâllîn güruhudur.

Birinci kâfile olan süedâ ve ebrar, zülcenaheyn olan üstadı dinlediler. O üstad, hem abddir; ubudiyet noktasında, Cevşenü’l-Kebîr ve emsaliyle Rabbini tavsif ve tarif eder. Hem resuldür; risalet noktasında, Rabbinin ahkâmını Kur’ân vasıtasıyla tebliğ eder. Şu fırka, resulü dinleyip Kur’ân’a kulak vermekle kendilerini, çok makamat-ı âliye içinde, çok vezaif-i lâtifeyle mütelebbis gördüler.

Evvelen: Saltanat-ı rububiyetin mehasinini temaşager makamında tekbir ve tesbih vazifesini eda ettiler.

Saniyen: Esmâ-i kudsiye cilvelerinin bedâyiine dellâllık makamında, takdis ve tahmid vazifesini ifa ettiler.

Salisen: Rahmetin hazinelerindeki müddeharâtı zâhir ve batın hassalarıyla tartıp fehmetmek makamında, şükür ve sena vazifesini edaya başladılar.

Rabian: Esmâ-i mütecelliye-i İlâhiyenin definelerindeki cevherleri, cihazat-ı mâneviyelerinin mizanlarıyla tartıp bilmek makamında, tenzih ve takdis ve medih vazifesine başladılar.

Hamisen: Mistar-ı kader üstünde kalem-i kudretle yazılan mektubat-ı Rabbaniyeyi mütalâa makamında, tefekkür ve istihsan vazifesine başladılar.

Sadisen: Fıtrat ve san’atındaki lâtif incelikleri ve güzellikleri temaşa ile tenzih makamında, Fâtır-ı Zülcelâllerine ve Sâni-i Zülcemâllerine muhabbet ve iştiyak vazifesine girdiler.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bakara Sûresi, 2:18.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abd : kul
aleyhi ve aleyhim efdalu’s-salevâti ve’s-selâm : en güzel salât ve selâmlar Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) ve diğer peygamberlerin üzerine olsun
aleyhimüsselâm : Allah’ın selâmı onların üzerine olsun
arz : yer
avene : yardımcılar
âyât : âyetler, deliller
cevher : değerli taş, inci, pırlanta
Cevşenü’l-Kebîr : Peygamber Efendimize (a.s.m.) Cebrâil’in (a.s.) getirdiği ve savaşta “Zırhı çıkar, bu duâyı oku” dediği meşhur duâ
cilve : görüntü, yansıma
dâllîn : hak ve doğru yoldan sapmış kimseler
delâlet : delil olma, işaret etme
ebrar : iyi insanlar
ehl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimseler, mü’minler
ehl-i küfür ve tuğyan : inkârcılar, inanmayanlar ve azgınlıkta, taşkınlıkta çok ileri gidenler
emsal : benzerler
enbiyalar : nebiler, peygamberler
esmâ : isimler
esmâ-i kudsiye : Cenâb-ı Allah’ın her türlü kusur ve noksandan uzak kutsal isimleri
et’ime : yiyecekler
evliya : Allah dostları, velîler
fırka : topluluk, grup
güruh : grup, topluluk
hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı
hazarat : hazretler, efendiler
hizmetkâr : hizmetçi
kâfile : topluluk, grup
kasır : saray
kitab-ı kâinat : kâinat kitabı; bir kitap gibi yazılmış bütün kâinat
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
künûz-u mahfiye : gizli hazineler
mağdub : Allah’ın hiddet ve gazabına uğramış kimseler
manzume : düzenli, tertipli, sistemli
masnuat : san’at eseri varlıklar
melâike : melekler
melik : hükümdar, sultan
mevzune : ölçülü ve dengeli
misâl : örnek, benzetme
mu’cize : benzerini yapma konusunda başkalarının âciz kaldığı olağanüstü şey
muallim : öğretmen, öğretici
müfessir-i âlişan : şan ve şeref sahibi açıklayıcı
Nakkaş : herşeyi san’atlı bir şekilde nakış nakış işleyen Allah
nefis : insanı daima kötülüğe, haram olan zevk ve isteklere sevk eden duygu
nukuş : nakışlar, işlemeler
Rab : her bir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah
radıyallahü anhüm : “Allah onlardan razı olsun”
rahmet : ihsan, bağış
rumuz : remizler; ince nükte ve mânâları içeren işaretler
sair : diğer, başka
sath-ı arz : yeryüzü
semerat : meyveler, neticeler
süedâ : mutlular
tâbi : uyan, bağlanan
tandır : ufak fırın, ekmek pişirilen yer
tavsif (etme) : vasıflandırma, özelliklerini anlatma
tilmiz : talebe, öğrenci
ubudiyet : kulluk; Allah’a kulluk etmek
üstad : âlim hoca, öğretmen
zülcenaheyn : iki kanatlı (Burada Peygamber Efendimizin (a.s.m.) hem halktan Cenâb-ı Hakka hem de Cenâb-ı Haktan halka olan iki yönlü elçiliği kastediliyor.)
ahkâm : hükümler, esaslar, kurallar
bâtın : görünmeyen, gizli
bedâyi : eşsiz san’atlar, olağanüstü şeyler
cevher : değerli şey, pırlanta
cihazat-ı mâneviye : mânevî donanımlar, cihazlar; insanın mânevî yapısında bulunan lâtifeler, duyular ve duygular
cilve : yansıma, görüntü
dellâllık : ilân edicilik
eda etmek : yerine getirmek
eda : yerine getirme
esmâ-i kudsiye : Cenâb-ı Allah’ın her türlü kusur ve noksandan uzak kutsal isimleri
esmâ-i mütecelliye-i İlâhiye : Allah’ın sürekli tecellî edici isimleri
evvelen : birincisi, ilk olarak
Fâtır-ı Zülcelâl : sonsuz büyüklük ve haşmet sahibi olan ve herşeyi harika san’atıyla yaratan Allah
fehmetmek : anlamak
fırka : topluluk, grup
fıtrat : yaratılış
hamisen : beşinci olarak
hassa : özellik
ifa etmek : yerine getirmek
istihsan : beğenme, güzel bulma
iştiyak : şiddetli arzu ve istek
kalem-i kudret : kudret kalemi
lâtif : şirin, güzel, hoş
makam : mevki, derece
makâmat-ı âliye : yüce makamlar
medih : övgü, şükür
mehâsin : güzellikler
mektubat-ı Rabbaniye : Rabbimizin mânâ ve mesaj yüklü mektupları; yani san’at eserleri olan bütün mahlûklar
mistar-ı kader : kader cetveli, kader kalıbı
mizan : ölçü, tartı
muhabbet : sevgi
müddeharât : depolanmış olan şeyler
mütalâa : dikkatlice okuyup düşünme
mütelebbis : giyinmiş, takınmış
Rab : her bir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah
rabian : dördüncü olarak
rahmet : merhamet, şefkat
resul : elçi, kendisine şeriat gönderilen peygamber
resul : elçi, peygamber
risalet : elçilik, peygamberlik
sadisen : altıncı olarak
salisen : üçüncü olarak
Saltanat-ı rububiyet : kâinatın yönetimi, tedbir ve terbiyesindeki otorite ve egemenlik
Sâni-i Zülcemâl : sonsuz güzellik sahibi olan, herşeyi san’atlı ve mükemmel bir şekilde yaratan Allah
saniyen : ikinci olarak
sena : övme, yüceltme
şükür : nimetlere karşı memnunluk gösterme, Allah’a teşekkür etme
tahmid : Allah’ı övme ve Ona minnet ve teşekkürlerini sunma
takdis : Allah’ın her türlü eksiklik ve çirkinlikten yüce olduğunu ilân etme
tebliğ etmek : bildirmek, ulaştırmak
tefekkür : Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde varlıklar üzerinde düşünme
tekbir : Allah’ın herşeyden büyük olduğunu ifade etmek
temaşa : hoşlanarak bakma, seyretme
temâşager : seyirci, gözlemci
tenzih : kusurlardan, eksiklik ve çirkinliklerden uzak olduğunu ilân etme
tesbih : Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anmak
vezaif-i lâtife : hoş ve şirin görev
zâhir : açık, gözle görülür
Yükleniyor...