Yoksa ey sersem! Sus! Kur’ân-ı Azimüşşanın dediğini dinle. Evet, bu beş emir, beş âyât-ı uzmâdır.

Ra’d gibi müthiş sadalarıyla فَلاَ تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَلاَ يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ 1 âyetini okuyorlar.

Ve وَاِذَا قُرِئَ الْقُرْاٰنُ فَاسْتَمِعُوا لَهُ وَاَنْصِتُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ 2 âyetinin hakikatine hükmediyorlar.

İşte bu sadalara karşı vesvese-i medeniyet olan senin medeniyetçi sözlerin, sivrisineğin vızıltısı kadar da olmuyor. Öyleyse ihtiyarıyla, Kur’ân’ın tılsım ve ilâçlarını terk edip seninle dalâlet yoluna gidecek, ancak senin gibi bir sarhoş lâzım ki, ya heves-i nefsî veya hırs-ı şöhret veya zındıka-i felsefe veya sefahet-i medeniyet veya derd-i maişet veya kin ve intikam veya gurur gibi bir müskiratla o derece sarhoş olmalı ki, herşeye kendini muktedir ve mâlik bilsin ve herşey benimdir desin ve kendini lâyemut tahayyül etsin.

Hem sen “Ben de Frenk gibi olacağım” diyemezsin ve Frenk gibi olamazsın. Çünkü bir Frenk, Muhammed (a.s.m.) Hazretlerini kabul etmezse de İsâ ve Mûsâ Aleyhimesselâmı veya sâir enbiyaların birini bir derece her nasılsa kabul eder. Sen ise, Nebiy-yi Âhirzaman Aleyhissalâtü Vesselâm Hazretlerinin zincirinden çıktığın ve derslerini terk ettiğin dakikada, senin ruhunda nihayetsiz bir tahribat, bir boşluk, bir karanlık peyda olacak. Ve senin ruhunda hiçbir kemâlât ve ahlâk-ı âliyeye yer kalmayacak. Meğer insaniyetini söndürüp, zaman-ı hâl ile mukayyed sırf bir hayvan olabilesin.

Hâlbuki insan, müstakbelin korkusuna, mâzinin hüznüne giriftardır. Bu ikisi insanı pek ciddi düşündürür. İnsanın başını mütemadiyen döver. İnsanı, bu havf ve hüzünden kurtaracak ancak bir tek medetkâr var, o da Kur’ân-ı Azimüşşandır ki, ilân eder. 3 اَلاٰۤ اِنَّ اَوْلِيٰآءَ اللّٰهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ der, beşaret verir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O çok aldatıcı şeytan da Allah ile (yani Allah’ın azâbını unutturup sadece affına güvendirerek) sizi aldatmasın (isyana sürüklemesin.)” Lokman Sûresi, 31:33.
2 : “Kur’ân okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, rahmete erişesiniz.” A’râf Sûresi, 7:204.
3 : “Bilin ki, Allah’ın dostları için ne bir korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar.” Yûnus Sûresi, 10:62.
« Önceki Sayfa  |
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahlâk-ı âliye : yüksek, üstün ahlâk
Aleyhimesselâm : Allah’ın selâmı o ikisinin üzerine olsun
Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
âyât-ı uzmâ : büyük âyetler, deliller
beşaret verme : müjdeleme
dalâlet : hak yoldan ayrılma, sapkınlık
derd-i maişet : geçim derdi, sıkıntısı
enbiyalar : nebiler, peygamberler
Frenk : Batılı, Avrupalı
giriftar : tutulmuş, yakalanmış
havf : korku
heves-i nefsî : nefsin arzu ve isteği
hırs-ı şöhret : şöhret hırsı, şöhrete düşkünlük
hükmetmek : kesin bir karara varmak, kesin bir ifade ile dile getirmek
ihtiyar : irade, seçim, tercih
insaniyet : insanlık
kemâlât : mükemmellikler, olgunluklar, faziletler
Kur’ân-ı Azimüşşan : şan ve şerefi büyük olan Kur’ân
lâyemut : ölümsüz
mâlik : sahip
medetkâr : yardım eden, yardımcı
mukayyed : kayıtlı, sınırlı
muktedir : gücü yeten, güç ve iktidar sahibi
müskirat : sarhoş edici şeyler
müstakbel : gelecek
mütemadiyen : sürekli olarak
Nebiy-yi Âhirzaman : âhirzaman nebisi, peygamberi, Hz. Muhammed (a.s.m.)
nihayetsiz : sınırsız, sonsuz
peyda olmak : ortaya çıkmak, meydana çıkmak
ra’d : gök gürültüsü
sada : ses
sefahet-i medeniyet : Batı medeniyetinin teşvik ettiği yasak zevk ve eğlenceye düşkünlük
tahayyül etmek : hayal etmek
tahribat : tahripler, yıkımlar
tılsım : herkesin çözemediği şifreyi, sırrı çözen anahtar
vesvese-i medeniyet : medeniyetin vesvesi, kuruntusu
zaman-ı hâl : şimdiki zaman
zındıka-i felsefe : felsefe dinsizliği, felsefeden gelen inkârcılık
Yükleniyor...