Yani, “On dördüncü asr-ı Muhammedîde (a.s.m.) bin üç yüz kırk dokuz (1349) ve Rûmice bin üç yüz kırk yedide (1347) Arabî hurufunu terk edip, ecnebî ve acemî hurufuna İslâm içinde başlanacak. Hem umum, hem fakir ve zengin emir ve işçi, çoluk ve çocuk gece dersleri ile o hurufu cebren öğrenecekler.” Çünkü bir nüshada بَاتَ ’dir. بَاتَ ise gece çalışmasıdır. بِتَّ ise kat’i ve cebri ifade ediyor: اَحْرُفُ عُجْمٍ fıkrasındaki عُجْمٍ ise o zamanın ıstılahınca Arabın gayri, Lâtince ve Frengî huruf demektir. Sonra diyor:

فَمَنْ اَرَادَ اللّٰهُ اَنْ يُعِينَهُ اَتْحَفَهُ بِهٰذِهِ السَّكِينَةِ
Yani, “Kim inayet-i İlâhiyeye mazhar ise Hz. Cebrail’in tabiri ile bu Sekine-i Kudsiye olan İsm-i Âzamı Cenâb-ı Hak ona hediye eder. Onunla o zamanın şer ve fitnelerinden kurtarır.” Bu sözden dört sahife evvel yine demiş:

فَكُلُّ مَنْ لاَحَتْ لَهُ السَّعَادَةُ - كَانَ لَهُ فِى الْجِيدِ كَالْقِلاَدَةِ
Yani, “Kim saadete mazhar ise... said ise... şaki değilse... o İsm-i Âzam onun boynunda mübarek bir gerdanlık hükmünde bir nüsha olur.” Sonra diyor:
ثُمَّ اعْلَمُوا مَعَاشِرَ اْلاَخْوَانِ - اَنَّ غُوَاةَ اٰخِرِ الزَّمَانِ

هُمْ عُلَمَاءٌ زَوَّقُوا اَفْوَاهَهُمْ - ثُمَّ انْثَنَوْا وَاتَّبَعُوۤا اَهْوَاۤئَهُمْ
Yani, “O bid’alar ve acemî ve ecnebî hurufunun intişarı zamanı olan o âhirzamanın fena adamları bir kısım ulemaü’s-su’dur ki; hırs sebebiyle batınlarını haramla doldurmak için bid’alara yardım ve fetva verenlerdir.”
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acemî ve ecnebî huruf : Arap alfabesinin dışında kullanılan yabancı harfler
âhirzaman : dünya hayatının kıyamete yakın son devresi
Arabî huruf : Arap alfabesinin harfleri
asr-ı Muhammedî (a.s.m.) : Peygamberimiz (a.s.m.) yaşadığı dönem
batın : mide, karın; iç kısım
bid’a : aslen dinde olmayıp sonradan ortaya çıkan ve dine zarar veren yeni âdet ve uygulamalar
cebren : zorla
cebri : zorla, zorunlu olarak
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
ecnebî ve acemî huruf : Arap alfabesinin dışında kullanılan Lâtin harfleri
fıkra : bölüm, kısım
fitne : ahlâkta ve toplum düzeninde azgınlık ve bozgunculuk; baştan çıkarma
Frenkî huruf : Batı dillerine ait harfler
gayri : başkası
huruf : harfler
ıstılah : kelimeye yüklenen özel anlam, terim
inayet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, şefkat ve yardımı
intişar : yayılma
İsm-i Âzam : Cenâb-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olan ismi
kat’i : kesin
Lâtince : Latin harflerinin kullanıldığı dil
mazhar : erişme, ayna olma
mazhar : erişme, kavuşma
nüsha : kopya, nümune
Rûmî : Osmanlı Devletinde malî işlerde kullanılan güneş takvimi
saadet : mutluluk
said : Allah’ın rızasına ve âhiret mutluluğuna kavuşan, mutlu
şaki : Allah’ın rızasına ve âhiret mutluluğundan yoksun olan kimse, bahtsız
şer : kötülük, zarar
ulemaü’s-su’ : kötü âlimler, dünya için âhiretini unutan âlimler, dünyayı dine tercih eden âlimler
umum : genel, herkes
Yükleniyor...