Risale-i Nur’dan Parlak Fıkralar ve Bir Kısım Güzel Mektuplar

Aziz, sıddık kardeşlerim; Lâtif ve mânidar ve beşaretli iki hâdiseyi beyan ediyorum.

Birincisi: Meyusâne bir hatıradan müjdeli bir ihtar: Bugünlerde hatırıma geldi ki, hayat-ı içtimaiyeye giren hangi şeye temas etse, ekseriyetle günahlara mâruz kalıyor. Her cihette günahlar serbestçe insanı sarıyorlar. “Bu kadar günahlara karşı insanların hususî ibadeti ve takvâsı nasıl mukabele edebilir?” diye meyusâne düşündüm.

Hayat-ı içtimaiyedeki Risaletü’n-Nur talebelerinin vaziyetlerini tahattur ettim. Risale-i Nur şakirtleri hakkında necatlarına ve ehl-i saadet olduklarına dair kuvvetli işaret-i Kur’âniyeyi ve beşaret-i Aleviye ve Gavsiyeyi düşündüm. Kalben dedim ki: “Herbiri bin yerden gelen günahlara karşı bir dille nasıl mukabele eder, galebe eder, necat bulur?” diye mütehayyir kaldım. Bu tahayyürüme mukabil ihtar edildi ki:

Risaletü’n-Nur’un hakikî ve sadık şakirtlerinin mâbeynlerindeki düstur-u esasiye olan iştirak-i a’mâl-i uhreviye kanunuyla ve samimî ve sâdık tesanüd sırrıyla herbir hâlis, hakikî şakirt, bir dille değil, belki kardeşleri adedince dillerle ibadet edip istiğfar eder. Bin taraftan hücum eden günahlara karşı bin dille mukabele eder. İhlâs ve sadâkat ve sünnet-i seniyyeye mütâbaat ve hizmet derecesine göre o küllî ubûdiyete sahip olur. Bu büyük kazancı elden kaçırmamak gerektir. Bazı melâikenin kırk bin dille zikrettikleri gibi, hâlis, hakikî, müttakî bir şakirt dahi kırk bin kardeşinin dilleriyle ibadet eder, necata müstehak olur inşaallah.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Sekizinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli, saygın
beşaret-i Aleviye ve Gavsiye : Hz. Abdulkadir Geylanî ve Hz. Ali’nin müjdesi
beşaretli : müjdeli
beyan : açıklama, izah
düstur-u esasiye : temel yasa, ana yasa, temel prensip
ehl-i saadet : mutluluğa erenler
ekseriyet : çoğunluk
galebe : üstün gelme
hakikî : asıl, gerçek
hâlis : içten, samimi
hayat-ı içtimaiye : sosyal hayat
hususî : özel
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
ihtar : hatırlatma, ikaz
inşaallah : Allah izin verirse
istiğfar : af dileme, tevbe
işaret-i Kur’âniye : Kur’ân’ın işareti
iştirâk-i a’mâl-i uhrevî : âhirete âit işlerde mânen ortak olma
lâtif : ince, güzel, hoş
mâbeyn : ara
mânidar : mânâlı, anlamlı
maruz : uğrama, tesirinde olma
melâike : melekler
meyusâne : ümitsizcesine
mukabele : karşılık verme, karşı koyma
mukabil : karşılık
müstehak : hak etmiş, lâyık
mütâbaat : tâbi olmak, uymak
mütehayyir : şaşkın, hayrete düşen
müttakî : takvâ ehli; Allah’tan korkup emir ve yasaklarını titizlikle uygulayan kimse
necat : kurtuluş
sadâkat : bağlılık, doğruluk
sâdık : bağlı, doğru
sıddık : çok doğru ve sadık
sünnet-i seniyye : Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler
şakirt : talebe, öğrenci
tahattur : hatırlama
tahayyür : hayrette kalma
takvâ : Allah’tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyma
tesanüd : dayanışma
ubûdiyet : kulluk, ibadet
Yükleniyor...