بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1
Aziz, sıddık kardeşlerim; Bu yeni hâdise-i taarruziyeden müteessir olmayınız. Çünkü mükerrer tecrübelerle Risaletü’n-Nur inayet altındadır. Hiçbir taife, şimdiye kadar böyle ehemmiyetli hizmette bizler kadar az meşakkatle kurtulan olmamış.

Hem geçen Ramazan’daki hastalığım ve Eskişehir’deki musibetimiz gibi çok vâkıalarla, zâhirî sıkıntılı, meşakkatli hâlât altında Risaletü’n-Nur’un fâidesine ait inkişâfâtı ve daha tesirli fütuhâtı görülmüş. İnşaallah, bu sıkıntılı hâdise dahi, münafıkların aks-i maksuduyla, Risaletü’n-Nur’un fütuhatını başka mecrâlarda teshile vesile olur.

Beşinci Şua ellerine geçmesi ehemmiyetlidir. Fakat bunda bir hikmet var. Belki onlara, kendi mesleklerini bildirmek ve Cehenneme gidenin mahiyetini bilmek için fevkalâde iktidarımız haricinde bir kazâ-i İlâhi diye Cenâb-ı Hakkın hikmetine ve inâyetine ve hıfzına itimad edip merak etmeyiniz.

Hem siz, hem onlar bilsinler ki, sadaka belâyı def ettiği gibi, Risaletü’n-Nur Anadolu’dan, hususan Isparta, Kastamonu’dan âfât-ı semaviye ve arziyeyi def ve ref’ine vesiledir.

Evet, Sabri’nin 2 يَا اَرْضُ ابْلَعِى... وَاسْتَوَتْ عَلَى الْجُودِىِّ...الخ âyetinden istihraç ettiği mânâ, haktır ve mutabıktır. Evet, Risale-i Nur, sefine-i Nuh gibi Anadolu’yu Cebel-i Cûdî hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından ve tufanından kurtulmasına sebeptir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.
2 : “Ey yer suyunu yut ... Gemi Cûdî dağına oturdu.” Hûd Sûresi, 11:44.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Sekizinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âfât-ı semaviye ve arziye : yerden ve gökten gelen âfetler, belâlar
aks-i maksud : maksadın aksi
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
Cebel-i Cûdî : Cûdî Dağı
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
ehemmiyetli : önemli
fevkalâde : olağanüstü, çok güzel
fütuhat : fetihler, zaferler
hâdise-i taarruziye : saldırı hâdisesi
hak : doğru, gerçek
hâlât : durumlar, haller
hıfz : koruma
hikmet : herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılması
hususan : bilhassa, özellikle
iktidar : güç, kudret
inayet : Allah’ın yardım, ihsan ve iyiliği
inkişâfât : inkişaflar; açılma, açığa çıkma
inşaallah : Allah dilerse, izin verirse
istihraç : çıkarma
itimad : güvenme
kazâ-i İlâhî : olacağı Allah tarafından bilinen ve takdir olunan şeylerin zamanı gelince yaratılması
küre-i arz : yerküre, dünya
mahiyet : asıl nitelik, özellik
mecrâ : kanal
mesâil : meseleler
meşakkat : güçlük, sıkıntı
musibet : belâ, felaket, sıkıntı
mutabık : uygun
mükerrer : tekrarlanan
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kimse
müteessir olma : üzülme
ref’ : kaldırma
sadaka : Allah rızası için ihtiyaç sahibi kişilere yapılan yardım
sefine-i Nuh : Nuh’un gemisi
sıddık : çok doğru ve sadık
taife : grup, topluluk
tatbikat : uygulamalar
teshil : kolaylaştırma
tesirli : etkili
vâkıa : olay
zahirî : görünürde, dış görünüşte
Yükleniyor...