Mânevî bir ihtarla bir iki ince meseleyi yazıyorum.
Birincisi: Geçen sene Ramazan-ı Şerifte, Ehl-i Sünnetin selâmeti ve necatı için edilen pek çok duaların şimdilik âşikâre kabulleri görünmemesine hususî iki sebep ihtar edildi.

Birinci sebep: Bu asrın acip hassasındandır ki: Elması elmas bildiği halde, camı ona tercih eder. Bu asırdaki ehl-i imanın fevkalâde safderunluğu ve dehşetli cânileri âlicenâbâne affetmesi; ve bir tek haseneyi, binler seyyiatı işleyen ve binler mânevî ve maddî hukuk-u ibâdı mahveden adamdan görse, ona bir nevi taraftar çıkmasıdır. Bu suretle, ekall-i kalîl olan ehl-i dalâlet ve tuğyan, safdil taraftarla ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatâsına terettüp eden musibet-i âmmenin devamına ve idamesine, belki teşdidine kader-i İlâhiyeye fetva verirler; “Biz buna müstehakız” derler.

Evet, elması bildiği halde, yalnız zaruret-i kat’iye suretinde şişeyi ona tercih etmeye ruhsat-ı şer’iye var. Yoksa, küçük bir ihtiyaçla veya tamâ’ veya hafif bir korkuyla tercih edilse, eblehâne bir cehalet ve hasârettir, tokata müstehak eder.

Hem âlicenâbâne affetmek ise, yalnız kendine karşı cinayeti affedebilir. Kendi hakkından vazgeçse hakkı var; yoksa başkalarının hukukunu çiğneyen cânilere afüvkârâne bakmaya hakkı yoktur, zalemeye şerik olur.

İkinci sebep: İzin olmadığından yazılmadı.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Sekizinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : hayrette bırakıcı, hayranlık verici
afüvkârâne : affedici bir şekilde
âhiret : öteki dünya; öldükten sonraki sonsuz hayat
âhirzaman : dünya hayatının kıyamete yakın son devresi
âlicenâbâne : büyüklere yakışır, yüksek bir tarzda
âşikâre : açıkça
câni : kàtil, cinayet işleyen
cehalet : cahillik
eblehâne : ahmakçasına
ehl-i dalâlet ve tuğyan : hak yoldan sapmış ve isyan içinde olan kimseler
ehl-i ilim : ilim ehli, âlimler
ehl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inananlar, mü’minler
ehl-i İslâm : Müslümanlar, İslâm toplumu
ekall-i kalîl : azın azı, küçük bir azınlık
ekseriyet : çoğunluk
fevkalâde : âdetin üzerinde, olağanüstü
hâdisat : hâdiseler, olaylar
hasâret : zarar
hasene : iyilik, sevap
hassa : özellik
hukuk-u ibâd : kul hakları; insan hakları
idame : devam etme
ihtar : hatırlatma, ikaz
kader-i İlâhiyeye fetva vermek : İlâhî kaderin tecellîsi için yargıda bulunmak
musibet-i âmme : geneli içine alan felâket
mutabık : uygun
müstehak : hak etmiş, lâyık
necat : kurtuluş
nevi : tür, çeşit
Ramazan-ı Şerif : mübarek Ramazan ayı
rivâyet : Peygamberimizden (a.s.m.) duyulan ve görülen şeylerin nakledilmesi
ruhsat-ı şer’iye : şeriatın, dinin izni
safderunluk : kolay aldanma
safdil : saf, kolay aldanan
selâmet : esenlik, güvenlik
seyyiat : günahlar, kötülükler
suret : biçim, şekil
şerik : ortak
tamâ’ : aç gözlülük, hırsla isteme
te’vil : yorum
terettüp eden : ortaya çıkan
teşdid : şiddetlenme
teşkil etme : oluşturma, meydana getirme
zaleme : zâlimler
zaruret-i kat’iye : kesin zorunluluk
Yükleniyor...