Risale-i Nur ise, Kur’ân’ın bir mânevî mu’cizesi olarak imanın esasatını kurtarıyor ve mevcut imandan istifade cihetine değil, belki çok deliller ve parlak burhanlarla imanın ispatına ve tahakkukuna ve muhafazasına ve şübehattan kurtarmasına hizmet ettiğinden, herkese bu zamanda ekmek gibi, ilâç gibi lüzumu var olduğunu dikkatle bakanlar hükmediyorlar.

O divanlar derler ki: “Velî ol, gör; makamata çık, bak, nurları, feyizleri al.”

Risale-i Nur ise der: “Her kim olursan ol; bak, gör. Yalnız gözünü aç, hakikati müşahede et, saadet-i ebediyenin anahtarı olan imanını kurtar”.

Hem Risaletü’n-Nur, en evvel tercümanının nefsini iknaa çalışır, sonra başkalara bakar. Elbette nefs-i emmaresini tam ikna eden ve vesvesesini tamamen izale eden bir ders, gayet kuvvetli ve hâlistir ki, bu zamanda cemaat şekline girmiş dehşetli bir şahs-ı mânevî-i dalâlet karşısında tek başıyla galibâne mukabele eder.

Hem Risaletü’n-Nur, sair ulemanın eserleri gibi, yalnız aklın ayağı ve nazarıyla ders vermiyor; ve evliya misilli yalnız kalbin keşf ve zevkiyle hareket etmiyor. Belki aklın ve kalbin ittihad ve imtizacı ve ruh ve sair letâifin teavünü ayağıyla hareket ederek evc-i âlâya uçar. Taarruz eden felsefenin değil ayağı, belki gözü yetişemediği yerlere çıkar, hakaik-i imaniyeyi kör gözüne de gösterir.
Said Nursî
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Sekizinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

beyan etme : açıklama
burhan : kuvvetli delil
cihet : yön, taraf
evc-i âlâ : en üst derece, zirve
evvel : önce
galibâne : galip gelerek, üstün olarak
hakaik-i imaniye : iman haikatleri, esasları
hâlis : içten, katıksız, samimi
imtizac : birleşme, kaynaşma
ittihad : birleşme
keşif : kalb gözüyle görme; mânevî âlemlere ait bazı olayları ve hakikatleri görme
letâif : lâtifeler, duygular
makamat : makamlar, mertebeler
misillü : gibi
mu’cize : bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey
mukabele etme : karşılık verme
nazar : bakış
nefs : kişinin kendisi
nefs-i emmâre : insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere sevk eden duygu
Risaletü’n-Nur : Risale-i Nur’un diğer bir adı
saadet-i ebediye : sonu olmayan, sonsuz mutluluk
sair : diğer
şahs-ı mânevî-i dalâlet : dalâleti temsil eden mânevî şahıs; sapkınlığın tüzel kişiliği
şübehat : şüpheler, tereddütler
taarruz eden : saldıran
tahakkuk : gerçekleşme
teavün : yardımlaşma
ulema : âlimler
velî : Allah dostu
Yükleniyor...