Demek فَيَا مُنْشِدًا نَظْمِى فَقُلْهُ وَلاَ تَخَفْ fıkrasının meal-i gaybîsi şudur ki: 1 يَامُؤَلِّفَ رِسَالَةِ النُّورِ جَاهِدْ بِهَا فَقُلْ وَلاَ تَخَفْ yani, “Korkma, sözlerini söyle, neşrine çalış.” 2 وَالْعِلْمُ عِنْدَ اللّٰهِ Amma 3 فَقُلْهُ وَلاَ تَخَفْ fıkrasında şâyân-ı hayret bir tevafuk var ki, ilm-i cifir kaidesiyle makam-ı ebcedîsi bin üç yüz otuz iki eder.

Şu halde فَيَا مُنْشِدًا نَظْمِى فَقُلْهُ وَلاَتَخَفْ meâl-i gaybîsi “Yâ Risaletü’n-Nur ve Sözler sahibi! Bana bak. Gafil davranma! Bin üç yüz otuz ikide mücahedeye başla. Sözleri korkma yaz, söyle.” Filhakika Said (r.a.) Hürriyetten sonra az bir zamanda mücahedesinde tevakkuf etmiş ise, bin üç yüz otuz ikide İşârâtü’l-İ’câz’ı telif ile beraber Eski Said’den sıyrılmak niyet edip yeni Said suretinde bütün kuvvetiyle mücahede-i mâneviyeye başlayıp, iki-üç sene sonra da Dârü’l-Hikmet-i İslâmiyede bir-iki sene Hazret-i Gavs-ı Geylânî’nin şu vasiyetini ve emrini imtisal ederek envâr-ı Kur’âniyeyi neşretmiş. Lillâhilhamd, şimdiye kadar devam ediyor.

Bu şâyân-ı hayret fıkrada cây-ı dikkat şu nokta var ki, Hazret-i Gavs, doğrudan doğruya altıncı asırdan şu asrımıza bakıyor. O altıncı asrın âhirlerinde Hülâgu felâketi gibi feci, dehşetli meşhur fitnenin çok elîm ve feci ve kuburdaki emvatı ağlattıracak derecede dehşetli bir nev’i, şu on dördüncü asırda bulunuyor. Bu iki asır birbirine tevafuk ediyor ki, Hazret-i Şeyh ondan buna bakıyor.
Risale-i Nur talebeleri namına
Re’fet, Hüsrev, Hafız Ali, Sabri
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Ey Risaletü’n-Nur’un müellifi, mücahede et, korkma sözlerini söyle!
2 : Gerçek bilgi Allah katındadır.
3 : Onu söyle! Korkma!
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhirlerinde : sonlarında
cây-ı dikkat : dikkat çekici
elîm : çok acı, sıkıntı veren
emvat : ölüler
envâr-ı Kur’âniye : Kur'ân-ı Kerimden etrafa yayılan nurlar
fıkra : ifade, cümle
filhakika : gerçekten, doğrusu
fitne : ahlâkta ve toplum düzeninde azgınlık ve bozgunculuğun çıkması
gafil : gerçeklere karşı duyarsız
Hürriyetten sonra : 1908 yılında, İkinci Meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra
imtisal etme : emre uyma, boyun eğme
kaide : kural
kubûr : kabirler, mezarlar
lillâhilhamd : bütün minnet, şükür ve övgüler Allah’a mahsustur
makam-ı ebcedî : bir şeyin ebced hesabına göre konumu, sayısal değeri
meâl-i gaybî : işarî mânâsı
mücahede : cihad etme
mücahede-i mâneviye : mânevî mücadeleler, çabalar, gayretler, nefis ile savaşma
neşir : yayma
Risaletü’n-Nur : Risale-i Nur
Sözler : Risale-i Nur’un tamamını ifade için kullanılan isim
suretinde : şeklinde
şâyân-ı hayret : hayret verici, şaşırtıcı
telif : bir kitabı kaleme alma, yazma
tevafuk : uygunluk, denk gelme
tevakkuf etme : duraklama
Yükleniyor...