İşte Gavs’ın şu fıkrası, 1 فَمِنْهُمْ شَقِىٌّ سَعِيدٌ âyetinin bir nev’i tefsiridir. Şu küllî âyetin bir kısım efradını, altıncı asır ve on dördüncü asırda âyetin külliyetinde dahil bir kısım efrad-ı mahsusayı irae ettiğine müteaddit emareler var. Âyetin külliyetinde HAŞİYE tevafuk sırrıyla 2 فَمِنْهُمْ شَقِىٌّ kelimesinde bu zamanının en büyük şakîlerinden üçüne cifirce tevafuk etmesi, o küllî âyette bunlar dahi kasten murad olduklarına emaredir, belki işarettir. İşte Hazret-i Gavs, bu âyetteki bu emareden, bu zamana bakmış. Mezkûr fıkrasını küllî âyete bir nevi hususî tefsir yaparak, kasidesinde kerametkârane bahsettiği fitne-i âhirzaman içindeki şakirtlerini görüp, o zamanın şakîlerinin şerrinden muhafaza edildiği ve burada münâcâtında dahi o kasidenin meâline bakıyor. Şu fıkra-i Gavsiyede bir ima var. Buradaki “Said” lâfzında, meşhur kasidesindeki
3 تَعِيشُ سَعِيدًا kelimesine hafî bir işaret olduğu gibi,
4 ذُو الْهَلاَكِ هُوَ الشَّقِىُّ الْمُبَعَّدُ fıkrasıyla, kendisinden sonra vuku bulan ve ulûm-u İslâmiyeyi mahvetmek niyetiyle kütüphaneleri Dicle ve Fırat nehrine atan Hülâgu felâketini haber vermekle beraber, Hülâgu gibi ulûm-u İslâmiyeye perde çeken şakîleri dahi mezkûr âyete istinaden haber veriyor.
3 تَعِيشُ سَعِيدًا kelimesine hafî bir işaret olduğu gibi,
4 ذُو الْهَلاَكِ هُوَ الشَّقِىُّ الْمُبَعَّدُ fıkrasıyla, kendisinden sonra vuku bulan ve ulûm-u İslâmiyeyi mahvetmek niyetiyle kütüphaneleri Dicle ve Fırat nehrine atan Hülâgu felâketini haber vermekle beraber, Hülâgu gibi ulûm-u İslâmiyeye perde çeken şakîleri dahi mezkûr âyete istinaden haber veriyor.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “O gün onlardan bedbaht (şakî) da, mutlu (saîd) olan da vardır.” Hûd Sûresi, 11:105
HAŞİYE : Âyetin külliyetinde, saadet noktasında mazhariyetine mâsadak olmak için, milyarlar dereceden yalnız bir derece murad olduğumuzu anlasak, ebede kadar şükretsek, o nimetlerin hakkını eda edemeyiz. Hazret-i Gavs’ın işaretinden anlaşılıyor ki, o muhit âyetin denizinden bir katre kadar hissemiz var. اَلْحَمْدُ ِللهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى (Allah’a hamd olsun ki bu Rabbimin fazlındandır.)
2 : Onlardan bedbaht (şakî) olan.
3 : İzzetli ve mesud yaşarsın.
4 : Helâk olanlar ise, Allah’ın hayırdan uzaklaştırdığı azaba atılacak olan bedbaht (şâki) kimselerdir.
HAŞİYE : Âyetin külliyetinde, saadet noktasında mazhariyetine mâsadak olmak için, milyarlar dereceden yalnız bir derece murad olduğumuzu anlasak, ebede kadar şükretsek, o nimetlerin hakkını eda edemeyiz. Hazret-i Gavs’ın işaretinden anlaşılıyor ki, o muhit âyetin denizinden bir katre kadar hissemiz var. اَلْحَمْدُ ِللهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى (Allah’a hamd olsun ki bu Rabbimin fazlındandır.)
2 : Onlardan bedbaht (şakî) olan.
3 : İzzetli ve mesud yaşarsın.
4 : Helâk olanlar ise, Allah’ın hayırdan uzaklaştırdığı azaba atılacak olan bedbaht (şâki) kimselerdir.
Önceki Risale: On Sekizinci Lem'a / Sonraki Risale: Risale-i Nur'dan Parlak Fıkralar ve Bir Kısım Güzel Mektuplar


