Eğer يَا نُورْسِى’deki ى şeddeli olsa o vakit bin üç yüz elli bir (1351) eder ki o tarihte insan akreplerinin, o نُورْسِى ’nin mahvına ve idamına çalıştıkları ve fakat muvaffak olamadıkları zamanına tam tevafuk eder.

1 وَلاَ اَسَدٌ يَاْتِى اِلَيْكَ بِهَمْهَمَةٍ fıkrasının muhatabı müteaddit emarelerle يَاكُرْدِى'dir. Çünkü Hz. İmam-ı Ali (r.a.) Kaside-i Ercüzesinde
2 يَا مُدْرِكًا لِذٰلِكَ الزَّمَانِ fıkrasında lafzen ve mânen “Kürdî” namını veriyor. O halde يَاكُرْدِى’deki ى şeddesiz olsa o vakit bin üç yüz yirmi bir (1321) eder. O tarihte o “Kürdî,” Başît namındaki meşhur dağın başında bir taş üstünde akşam namazını kıldıktan sonra yalnız olarak otururken o dağın esedi ve arslanı hükmünde olan bir canavar kurt yanına geldi. Bir arkadaş gibi ona ilişmedi. Eğer ياَكُرْدِى’deki ى şeddeli olsa o vakit bin üç yüz otuz bir (1331) eder ki, o tarihte Ermeni, Rus komitesinin canavarları her tarafta o “Kürdî”yi sardıkları ve katline çalıştıkları ve fakat muvaffak olamadıkları tarihe tam tamına tevafuk eder. İşte bin üç yüz otuz bir tarihine (1331) ve o dehşetli harb-i umuminin şiddetli zamanına ve Said Kürdî’nin en musibetli ve en korkulu zamanına Hz. İmam-ı Ali (r.a.) bu altı satırda altı defa
3 لاَ تَخْشَ، لاَ تَخْشَ، لاَ تَخْشَ diye mükerreren o tarihe işaret etmek elbette hiçbir cihetle tesadüf olmaz. Ve ilm-i esrar ve cifirde allâme-i ümmet olan Hz. Ali (r.a.) sırlı ve kerametli olan meşhur Kaside-i Celcelûtiye’sinde istikbale bakan altı satırda altı defa mükerreren aynı tarihe ve aynı korkulu vaktine لاَ تَخْشَ kelimesinde cifir hesabıyla ve mânâsıyla göstermesi şeksiz, şüphesiz bir keramet-i gaybiyesidir. Resul-i Ekremden (a.s.m.) ders almış, ümmete ders vermiş.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Sana kükreyerek gelen bir arslan da yoktur.
2 : Ey o zamana yetişen ve âlimlerden olan insan!
3 : Korkma! Korkma! Korkma!
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

allâme-i ümmet : ümmetin en meşhur âlimi, bilgini
cihet : yön, taraf
emare : belirti, alâmet
esed : arslan
fıkra : bölüm, kısım, kısa yazı
harb-i umumi : dünya savaşı
ilm-i esrar : sırlar ilmi
katl : öldürme
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak, görülen olağanüstü şey
lafzen : lâfız olarak
mahv : yok etme, ortadan kaldırma
mânen : mânevî yönden
mazhar olmak : nail olmak, ayna olmak
muvaffak olmak : başarılı olmak
mükerreren : defalarca, tekrar tekrar
müteaddit : çeşitli, birçok
nam : ad, ünvan
şedde : Arapça’da yan yana gelen aynı cinsten sessiz bir harfin üzerine konan ve o harfi iki kez okutan işaret
şeksiz : şüphesiz, kuşkusuz
tevafuk etmek : rastlamak, denk düşmek
Yükleniyor...