Tahlil: 1 قَدْ جَاۤءَكُمْ yüz altmış dokuz, 2 مِنَ اللّٰهِ yüz elli yedi, نُورٌ tenvinle beraber üç yüz altı 3 وَكِتَابٌ مُبِينٌ altı yüz otuz bir; 4 يَهْدِى بِهِ اللّٰهُ yüz üç; yekûnu bin üç yüz altmış altı, eğer meddeler ve okunmayan hemzeler sayılmazlarsa, bu seneki Muharrem tarihine, yani bin üç yüz altmış ikiye tamam tevafuk eder. Eğer مُبِينٌ deki tenvin de vakfedilse, bin üç yüz on altıdır ki, hem Risale-i Nur’un mukaddematına, hem tenvinle tekemmülüne ve Birinci Şuada beyan edildiği gibi, çok âyâtın ehemmiyetle gösterdikleri aynı meşhur tarihe tevafuk eder.
• • •
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 5
Ben, senin içtihadında hatâ var diyenlere ve ispat edenlere teşekkür edip ruh u canla minnettarım. Fakat, şimdiye kadar o içtihadımı tamamıyla kanaatle tam tasdik edenler, binler ehl-i iman ve onlardan çokları ehl-i ilim tasdik ettikleri ve ben de dehşetli bir zamanda kudsî bir teselliye muhtaç olduğum bir hengâmda, sırf ehl-i imânın imanını Risale-i Nur ile muhafaza niyet-i hâlisasıyla ve Necmeddin-i Kübra, Muhyiddin-i Arabî gibi binler ehl-i işârât gibi cifrî ve riyazî hesabıyla beyan edilen bir müjde-i işariye-i Kur’âniyeyi kendine gelen bir kanaat-i tamme ile, hem mahrem tutulmak şartıyla beyan ettiğim ve o içtihadımda en muannid dinsizlere de ispat etmeye hazırım dediğim halde beni gıybet etmek, dünyada buna hangi mezheple fetva verilebilir, hangi fetvayı buluyorlar?

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Gerçekten size (Nur) gelmiştir.” Mâide Sûresi, 5:15.
2 : “Allah’tan.” Mâide Sûresi, 5:15.
3 : “Hakkı ap açık bildiren bir kitap.” Mâide Sûresi, 5:15.
4 : “Allah o kitap vasıtasıyla dosdoğru bir yola iletir.” Mâide Sûresi, 5: 16.
5 : Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adalet-i İlâhiye : Allah’ın adaleti
âyât : âyetler, deliller
beyan : açıklama, izah
ehemmiyet : önem
ehl-i ilim : ilim ehli kimseler, âlimler
ehl-i iman : Allah’a inananlar, mü’minler
ehl-i işârât : çeşitli ifadeler ile geleceğe dair bazı haberleri dolaylı işaretler yoluyla aktaran âlimler
fetva : bir mesele hakkında ehil olan kimse tarafından verilen dinî hüküm
gıybet : arkadan çekiştirmek, hazır olmayan birisinin aleyhinde konuşmak
hemze : Arap alfabesinden bir harf
hengâm : ân, zaman
içtihad : dinen kesin olarak belirtilmeyen bir konuda Kur’ân ve hadisten hüküm çıkarma
kanaat : görüş, fikir
kanaat-i tamme : tam kanaat, kesin, şüphe edilmeyen düşünce, fikir
kudsî : kutsal, mukaddes
mahrem : gizli
medde : uzatma işareti; hemzenin uzun okunacağını gösteren işaret
mezhep : tutulan yol, ekol, usul
minnettar olmak : şükran duymak
muannid : inatçı, direnen
Muharrem : Hicrî yılının birinci ayı
mukaddemât : başlangıçlar
müjde-i işariye-i Kur’âniye : Kur’ân’daki müjdeli işaret
niyet-i hâlisa : saf, temiz niyet
riyazî : hesapla, matematikle ilgili
ruh u can : ruh ve can, bütün varlığımla
tekemmül : ilerleme, mükemmelleşme
tenvin : Arapça gramerinde bir kelimenin sonunu nun gibi okutmak üzere konulan işaret; kelimenin sonuna iki üstün (en), iki esre (in), iki ötre (ün) gelmesi hâli
tevafuk : denk gelme
vakf : Arapça bir kelimenin sonunu harekesiz okuyarak durma
yekûn : bütün, toplam
Yükleniyor...