Bütün zîhayat, birer muvazzaf mesrur asker, birer müstakim memnun memurlardır. Bütün sadâlar ise, ya vazife başlamasındaki zikir ve tesbih ve paydostan gelen şükür ve tefrih veya işlemek neş’esinden neş’et eden nağamattır. Bütün mevcudat, o mü’minin nazarında, Seyyid-i Kerîminin ve Mâlik-i Rahîminin birer mûnis hizmetkârı, birer dost memuru, birer şirin kitabıdır. Daha bunun gibi pek çok lâtif, ulvî ve leziz, tatlı hakikatler, imanından tecellî eder, tezahür eder.

Demek iman bir mânevî tûbâ-i Cennet çekirdeğini taşıyor. Küfür ise mânevî bir zakkum-u Cehennem tohumunu saklıyor. Demek selâmet ve emniyet yalnız İslâmiyette ve imandadır. Öyle ise biz daima “Elhamdü lillâhi alâ dini’l-İslâm ve kemâli’l-îman”1 demeliyiz.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bize ihsan ettiği İslâm dini ve mükemmel iman nimeti sebebiyle Allah’a hamd olsun.
Önceki Risale: Birinci Söz / Sonraki Risale: Üçüncü Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

hakikat : gerçek
küfür : inkâr, inançsızlık
lâtif : güzel, hoş
leziz : lezzetli
Mâlik-i Rahîm : sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan herşeyin sahibi Allah
mesrur : mutlu
mevcudat : varlıklar
mûnis : sevimli, dost
muvazzaf : vazifeli, görevli
mü’min : imanlı, Allah’a inanan
müstakim : dosdoğru olan
nağamat : nağmeler, hoş sesler
nazar : bakış, dikkat
neş’et etmek : doğmak, kaynaklanmak
sadâ : ses
selâmet : güven, esenlik
Seyyid-i Kerîm : ikram ve cömertlik sahibi efendi, Allah
tecellî : yansıma
tefrih : ferahlama
tesbih : Allah’ı kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anma
tezahür etmek : görünmek
tûbâ-i Cennet : Cennetteki tûbâ ağacı
ulvî : yüce
zakkum-u Cehennem : Cehennemdeki zakkum ağacı
zîhayat : canlı
zikir : Allah’ı anma
Yükleniyor...