Kıymetli kardeşlerim, İslâm tarihinde, altın sahifelerde mevkileri bulunan, büyük ve nazîrsiz zâtlar meydana gelmiştir. O misilsiz zâtların tefsirleri ve eserleri, hiçbir Avrupalı feylesofun eseriyle kabil-i kıyas olmayacak derecede emsâlsizdir. O büyük İslâm müellifleri ve İslâm dâhileri, herhangi bir hükümetin, senelerce ağır bir esâret ve koyu bir istibdâdı tahtında olmaksızın, Kur’ân ve İslâmiyete hakkıyla ve hâlis bir surette hizmet etmişlerdi.

Tarihte eşine rastlanmayan bir istibdâd-ı mutlak ve eşedd-i zulüm altında ve dehşetli bir esaret içinde bırakılan ve kendini ve eserlerini imhâ etmeye çalışan din düşmanlarına mukabil, bir şahs-ı mânevi olan Bediüzzaman Said Nursî, Resul-i Ekrem (Aleyhissalâtü Vesselâm) Efendimizin sünnetine tam ittiba ederek yaptığı dinî cihad-ı ekberinde, beşer tarihinde misli görülmemiş bir tarzda muvaffak ve muzaffer olmuştur.

Bediüzzaman gibi, yüz otuz parça imânî eserlerini şiddetli bir istibdat, tazyikat ve takyidat altında, gizliden gizliye telif edebilmek, hem kuvvetli bir takva ve ubûdiyete sahip olmak ve hem bunlarla beraber, harp cephesinde de fedâî olarak gönüllü askerleriyle muharebe etmiş olmak ve harp cephesinde, avcı hattında dahi, fırsat buldukça Kur’ân’ın en ince nüktelerini ve harika i’câzını beyan eden bir Kur’ân tefsiri telif etmiş olmak ve aynı zamanda nefis mücadelesinde de galip olup, nefsini de dine hizmetkâr yapmak ve hürriyeti gasbedilerek, ücra bir köye sürgün edilip, tecrid-i mutlak ve tarassutlar ve her türlü azaplar içinde ablukaya alınıp, Engizisyon zulümlerini çok geride bırakan hâkim bir kuvvetin tazyikatı altında, cânî canavarların pek vahşî işkenceleri içinde, (sırren tenevveret) sırrıyla, perde altında Risale-i Nur eserleri gibi eserler neşretmek ve böylece cihânın maddî, mânevi “Fâtih”i olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın sünnet-i seniyesinin bir hizmetkârı olarak, bugün milyonlara bâliğ olan bir câmiayı, inâyet-i İlâhî ile, Kur’ân-ı Hakîmin cadde-i kübrâsında selâmetle ilerletmek ve mü’minlerin ve beşeriyetin sadece dünyalarını değil, ebedî saadetlerini temine Risale-i Nur gibi bir eserle vesile olmak, bu mezkûr hususiyetlerin mânevi şahsında toplanması, Risale-i Nur müellifi Bediüzzaman Said Nursî gibi, tarihte hangi bir zâta daha nasip olmuştur acaba?
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Lemeât
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Aleyhissalâtü vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
bâliğ : erişen, ulaşan
beşer : insan
beşeriyet : insanlık
beyan : açıklama
cadde-i kübrâ : büyük ve geniş cadde
câmia : topluluk
cânî : cinayet işlemiş
cihad-ı ekber : en büyük cihad
cihân : dünya
dehşetli : korkunç
ebedî : sonu olmayan sonsuz
Engizisyon : 16. ve 17. yüzyılda Hıristiyan Katolik mezhebinden ayrılan veya papaya karşı gelen kimselere karşı, arslana parçalatma, fırınlarda yakma gibi cezalar uygulayan mahkeme
esaret : esirlik
eşedd-i zulüm : zulmün en şiddetlisi
fâtih : fetheden, açan
gasp etmek : zorla almak
hâkim : hükmeden, yargılayan
hizmetkâr : hizmetçi
hususiyet : özellik
i’câz : mu’cizelik, bir benzerini yapma konusunda başkalarını acze düşürecek derecede olağanüstü olma
imânî : imanla ilgili
imhâ : yok etme
inâyet-i İlâhî : Allah’ın yardımı
istibdâd : baskı, diktatörlük
istibdâd-ı mutlak : tam ve sınırsız bir baskı, mutlak diktatörlük
ittiba : tabi olma, uyma
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
mezkûr : adı geçen
misl : benzer
muharebe : harp, savaş
mukabil : karşılık
muvaffak : başarılı
muzaffer : zafer kazanmış, galip
müellif : yazar
nefis : insanı maddî zevk ve isteklere sevk eden kuvvet
neşretmek : yaymak
nükte : ince ve derin mânâ
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
saadet : mutluluk
selâmet : esenlik, güven
takyidat : sınırlandırmalar
tarassut : gözetleme
tazyikat : baskılar, sıkıştırmalar
tecrid-i mutlak : tam bir yalnızlık
telif : kitap yazma
ubûdiyet : kulluk
Yükleniyor...