1 فَتَباَرَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِقِينَ
2 وَاٰخِرُ دَعْوٰينَا اَنِ الْحَمْدُ ِللّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ey arkadaş! Şimdi hayali baştan çıkar, aklı kafaya geçir. Evvelki iki yolun mağdub ve dâllîn yolu; hatarları pek çoktur, kıştır daim güz, yazı.
Yüzde biri kurtulur: Eflâtun, Sokrat gibi. Üçüncü yol sehildir, hem karîb, müstakimdir. Zayıf-kavî müsâvi; herkes o yoldan gider. En rahatı budur ki, şehid olmak ya gazi.
İşte neticeye gireriz. Evet, dehâ-yı fennî: Evvelki iki yoldur ona meslek ve mezhep. Fakat hüdâ-yı Kur’ânî: Üçüncü yoldur onun sırat-ı müstakimi. İsal eder o bizi.
3 اَللّٰهُمَّ اهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ - صِرَاطَ الَّذِينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ، اٰمِينَ
• • •
Hakikî bütün elem dalâlette, bütün lezzet imandadır Hayal libasını giymiş muazzam bir hakikat
Ey yoldaş-ı hüşyar! Sırat-ı müstakimin o meslek-i nuranî, mağdub ve dâllînin o tarik-i zulmanî, tam farklarını görmek eğer istersen, ey aziz,
Gel, vehmini ele al, hayal üstüne de bin. Şimdi seninle gideriz zulümat-ı ademe. O mezar-ı ekberi, o şehr-i pür-emvâtı bir ziyaret ederiz. Bir Kadîr-i Ezelî, kendi dest-i kudretle bu zulümat-ı kıt’adan bizi tuttu çıkardı, bu vücuda bindirdi, gönderdi şu dünyaya, şu şehr-i bî-lezâiz.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
2 : "Duamızın sonu, 'Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun'dan ibarettir." (Yûnus Sûresi, 10:10'dan iktibas edilmiştir.)
3 : "Allah'ım! Bizi doğru yola ilet-kendilerine in'amda bulunduğun kimselerin yoluna. Yoksa gazabına uğrayanların yahut sapıtanların yoluna değil."