Allah’ın rahmet ve gazabından fazla tahassüs hatadır

Allah’ın rahmetinden fazla rahmet edilmez. Allah’ın gazabından fazla gazap edilmez.

Öyle ise işi bırak o Âdil-i Rahîme. Fazla şefkat elemdir; fazla gazap zemîme.
• • •

İsraf sefahetin, sefahet sefaletin kapısıdır

Ey müsrifli kardeşim! Tagaddî noktasında bir iken iki lokma; bir lokma bir kuruşa, bir lokma on kuruşa.

Hem ağıza girmeden, hem boğazdan geçtikten, müsâvi bir olurlar. Yalnız ağızda, o da kaç saniyede, bîhûşe verir nûşe.

Zevkî bir fark bulunur, daim onu aldatır o kuvve-i zâika; bedene, hem mideye kapıcı müfettişe.

Onun tesiri menfi, müsbet değil. Vazife yalnız kapıcıyı taltif ve memnun etmek. Nûş verirsin o bîhûşa.

Aslî vazifesinde onu müşevveş etmek, tek bir kuruş yerine on bir kuruşu vermek, olur şeytanî pîşe.

İsrafın en sefîhi, tebzîrin en sakîmi, bir tarzdır bir çeşidi. Heves etme bu işe.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Otuz Üçüncü Söz / Sonraki Risale: Konferans
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Âdil-i Rahîm : adâletle iş gören, sonsuz rahmet ve merhamet sahibi Allah
bîhûş : sersem, akılsız
darağacı : idam sehpası
elem : acı, sıkıntı, üzüntü
gazab : öfke, hiddet
İktisat Risalesi : Lem’alar adlı eserde yer almaktadır (On Dokuzuncu Lem’a)
israf : savurganlık
kablelvücut : var olmadan önce
kuvve-i zaika : tad alma duygusu
muayyen : belirlenmiş
müfettiş : teftiş eden, denetleyici
müsâvi : eşit, denk
müsrif : israf eden, savurgan
müşevveş : dağınık, karışık, düzensiz
nısf : yarı
nihayet : son
nûş : içki, işret
pîşe : san’at
rahmet : şefkat, merhamet
sakîm : hastalıklı, kötü
sefahet : zevk, eğlence ve yasak şeylere düşkünlük, budalalık
sefalet : perişanlık, yoksukluk
sefîh : rezil, aşağılık
şey’en şey’en : yavaş yavaş, derece derece
tagaddî : gıda alma, beslenme
tahassüs : hislenme, duygulanma
taltif : lütuf ve ihsanda bulunma
tebzîr : israf
teşkil eylemek : oluşturmak, meydana getirmek
zemîme : beğenilmeyecek kötü hal ve davranış
zevkî : zevk ile ilgili
Yükleniyor...