Daire-i meşihat onu Halife ismiyle zikreder. Daire-i mülkiye onu Sultan namiyle tanır. Mutî ahali ona Merhametkâr Padişah derler. Âsi insanlar ona Kahhar Hâkim derler. Daha bunlara kıyas et.

İşte, bazı vakit oluyor ki, bütün ahali onun elinde olan o padişah-ı âli âciz, zelil bir âsiyi bir emirle idam etmiyor. Belki Hâkim-i Âdil ismiyle onu mahkemeye gönderir.

Hem muktedir, hem sadık bir memurunu taltife liyakatini biliyor. Fakat hususî ilmiyle, hususî telefonuyla onu taltif etmiyor. Belki, haşmet-i saltanat ve tedbir-i hükûmet ünvanıyla mükâfata istihkakını teşhir etmek için bir meydan-ı müsabaka açar, vezirine emreder, ahaliyi temâşâya davet eder. Bir istikbal-i siyasî yaptırır, muhteşem bir imtihan-ı ulvî neticesinde bir mecma-ı âlide onu taltif eder, liyakatini ilân eder. Daha başka cihetleri bunlara kıyas et.

İşte, وَ ِللهِ الْمَثَلُ اْلاَعْلٰى 1 Ezel, Ebed Sultanının pek çok Esmâ-i Hüsnâsı vardır. Tecelliyat-ı celâliye ve tezahürat-ı cemâliye ile pek çok şuûnâtı ve unvanları vardır.

Nur ve zulmet, yaz ve kış, Cennet ve Cehennemin vücudunu iktiza eden isim ve ünvan ve şe’ni ise, kanun-u tenasül, kanun-u müsabaka, kanun-u teâvün gibi pek çok umumî kanunlar misillü, kanun-u mübarezenin dahi bir derece tâmimini isterler. Kalb etrafındaki ilhamat ve vesveselerin mübarezelerinden tut, ta semâ âfâkında melâike ve şeytanların mübarezesine 2 kadar, o kanunun şümulünü iktiza eder.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “En yüce sıfatlar Allah’a mahsustur.” Nahl Sûresi, 16:60.
2 : bk. Tirmizî, Tefsîru Sûre (2) 36; en-Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ 6:305; İbni Hibbân, es-Sahîh 3:278.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Dördüncü Söz / Sonraki Risale: On Altıncı Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz
âfâk : ufuklar
daire-i meşihat : din işleri dairesi
daire-i mülkiye : devlet idaresiyle meşguliyet dairesi
ervâh-ı tayyibe : temiz ve iyi ruhlar
Esmâ-i Hüsnâ : Allah’ın en güzel isimleri
Ezel ve Ebed Sultanı : varlığının başlangıcı ve sonu olmayan kudret ve hâkimiyet sahibi Allah
Hâkim-i Âdil : adaletle iş gören hükmedici, adaletli hükümdar
Halife : Müslümanların dini reisi
haşmet-i saltanat : sultanlığın haşmeti, ihtişamı
iktiza : gerektirme
ilhamat : ilhamlar
imtihan-ı ulvî : yüce imtihan
istihkak : hak etme
istikbal-i siyasî : siyasî karşılama
Kahhar Hâkim : kahreden ve herşeye hükmeden güç ve kuvvet sahibi
kanun-u mübareze : mücadele, çatışma kanunu
kanun-u müsabaka : yarışma kanunu
kanun-u teavün : yardımlaşma kanunu
kanun-u tenasül : üreme ve çoğalma kanunu
levazımat-ı arziye : dünyanın ihtiyaçları, dünyevî ihtiyaçlar
mecma-ı âli : yüce meclis
Merhametkâr : merhametli, şefkatli
meydan-ı müsabaka : yarış meydanı
misillü : gibi
muhteşem : ihtişamlı, görkemli
muktedir : iktidar sahibi
mutî : itaatkâr, emre uyan
mübareze : mücadele, çatışma
padişah-ı âli : yüce hükümdar
sadık : doğru
şe’n : iş, fiil, özellik
şuûnat : işler, fiiller ve icraatlar
şümul : kapsam
taltif : lütuf ve iyilikte bulunma
tâmim : genelleştirme, yayma
tecelliyat-ı celâliye : Allah’ın haşmet ve ihtişamının varlıklar üzerinde görünümü
tedbir-i hükûmet : hükûmetin tedbiri, işleri önceden planlayarak idare etmesi
tezahürat-ı cemâliye : Allah’ın güzelliğinin, lütuf ve iyiliklerinin varlıklar üzerinde görünüşleri
zulmet : karanlık
Yükleniyor...