SEKİZİNCİ REŞHA

Bilirsin ki, sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde, büyük bir hâkim, büyük bir himmetle, ancak daimî kaldırabilir. Halbuki, bak: Bu zat, büyük ve çok âdetleri, hem inatçı, mutaassıp, büyük kavimlerden, zahirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref edip, yerlerine öyle secâyâ-yı âliyeyi ki dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak vaz ve tesbit eyliyor. Bunun gibi daha pek çok harika icraatı yapıyor.

İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere, Ceziretü’l-Arabı gözlerine sokuyoruz. Haydi, yüzer feylesofu alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar! O zâtın o zamana nisbeten bir senede yaptığının yüzden birisini acaba yapabilirler mi?

DOKUZUNCU REŞHA

Hem bilirsin: Küçük bir adam, küçük bir haysiyetle, küçük bir cemaatte, küçük bir meselede, münazaralı bir dâvâda, hicapsız, pervâsız, küçük fakat hacâlet-âver bir yalanı, düşmanları yanında hilesini hissettirmeyecek derecede teessür ve telâş göstermeden söyleyemez.

Şimdi bak bu zâta: Pek büyük bir vazifede, pek büyük bir vazifedar, pek büyük bir haysiyetle, pek büyük emniyete muhtaç bir halde, pek büyük bir cemaatte, pek büyük husumet karşısında, pek büyük meselelerde, pek büyük dâvâda, pek büyük bir serbestiyetle, bilâpervâ, bilâtereddüt, bilâhicap, telâşsız, samimî bir safvetle, büyük bir ciddiyetle, hasımlarının damarlarına dokunduracak şedit, ulvî bir surette söylediği sözlerinde hiç hilâf bulunabilir mi? Hiç hile karışması mümkün müdür? Kellâ!

اِنْ هُوَ اِلاَّ وَحْىٌ يُوحٰى 1 Evet, hak aldatmaz, hakikatbîn aldanmaz. Hak olan mesleği hileden müstağnîdir, Hakikatbînin gözüne hayalin ne haddi var ki hakikat görünsün, aldatsın?

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Onun sözü, kendisine vahyolunandan başka birşey değildir.” Necm Sûresi, 53:4.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Sekizinci Söz / Sonraki Risale: Yirminci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Asr-ı Saadet : Peygamberimizin yaşadığı dönem, mutluluk asrı
bilâhicap : utanmaksızın
bilâpervâ : korkmadan
bilâtereddüt : tereddütsüz
cazibedar : çekici
dem : kan
emniyet : güven
feylesof : filozof, felsefeci
hacâlet-âver : utanç verici
hak : doğru, gerçek
hakaik : gerçekler
hakikatbîn : doğru görüşlü
hâkim : idareci
hasım : düşman
haysiyet : şeref, itibar
hicapsız : utanmadan
hilâf : aykırılık, terslik
himmet : ciddî gayret
husumet : düşmanlık
kellâ : asla öyle değil
merak-âver : merak verici
mesâil : meseleler
mutaassıp : tutucu
münazaralı : tartışmalı
müstağnî : ihtiyaç duymayan
Müşteri : Jüpiter gezegeni
nisbeten : kıyasla, oranla
pervâsız : korkmadan, çekinmeden
ref etmek : kaldırmak
safvet : paklık, temizlik
secâyâ-yı âliye : yüksek ve güzel huylar, yüksek karakter
şedit : şiddetli
tahrik eden : harekete geçiren Kamer
teessür : üzüntü
ulvî : yüce
vaz etmek : koymak, yerleştirmek
zahirî : görünürde
Yükleniyor...