İkinci sual: Niçin gâvurların memleketlerinde bu semâvî tokat başlarına gelmiyor, bu biçare Müslümanlara iniyor?

Elcevap: Büyük hatalar ve cinayetler tehirle büyük merkezlerde ve küçücük cinayetler tâcille küçük merkezlerde verildiği gibi, mühim bir hikmete binaen, ehl-i küfrün cinayetlerinin kısm-ı âzamı Mahkeme-i Kübrâ-yı Haşre tehir edilerek, ehl-i imanın hataları kısmen bu dünyada cezası verilir.HAŞİYE

Üçüncü sual: Bazı eşhâsın hatasından gelen bu musibet bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir?

Elcevap: Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zalim eşhâsın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla mânen iştirak eder, musibet-i âmmeye sebebiyet verir.

Dördüncü sual: Madem bu zelzele musibeti hataların neticesi ve keffâretü’z-zünubdur. Masumların ve hatasızların o musibet içinde yanması nedendir? Âdaletullah nasıl müsaade eder?

Yine mânevî canipten elcevap: Bu mesele sırr-ı kadere taallûk ettiği için, Risale-i Kadere havale edip, yalnız burada bu kadar denildi:

وَاتَّقوُا فِتْنَةً لاَ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَاصَّةً 1

Yani, “Bir belâ, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar.”

Şu âyetin sırrı şudur ki: Bu dünya bir meydan-ı tecrübe ve imtihandır ve dar-ı teklif ve mücahededir. İmtihan ve teklif, iktiza ederler ki, hakikatler perdeli kalıp, ta müsabaka ve mücahede ile Ebu Bekir’ler âlâ-yı illiyyîne çıksınlar ve Ebu Cehil’ler esfel-i sâfilîne girsinler. Eğer masumlar böyle musibetlerde sağlam kalsaydılar, Ebu Cehil’ler, aynen Ebu Bekir’ler gibi teslim olup, mücahede ile mânevî terakki kapısı kapanacaktı ve sırr-ı teklif bozulacaktı.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Hem Rus gibi olanlar (Bu tâbir SSCB dönemi Rusya’sına aittir), mensuh ve tahrif edilmiş bir dini terk etmekle, hak ve ebedî ve kabil-i nesh olmayan bir dine ihanet etmek derecesinde gayretullaha dokunmadığından, zemin şimdilik onları bırakıp bunlara hiddet ediyor.
1 : Enfâl Sûresi, 8:25.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Hatime
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adaletullah : Allah’ın adaleti
âlâ-yı illiyyîn : yücelerin en yücesi
biçare : çaresiz
canip : taraf, yön
cihet : yön, taraf
dar-ı teklif ve mücahede : sorumluluk ve mücadele yeri
ebedî : sonsuz
ehl-i iman : iman edenler, mü’minler
ehl-i küfür : küfür ehli, inanmayanlar
ekseriyet : çoğunluk
esfel-i sâfilin : aşağıların en aşağısı
eşhâs : şahıslar, kişiler
fiilen : davranışla
gayretullah : Allah’ın hak dinini koruma sıfatı
hak : doğru, gerçek
hakikat : gerçek, doğru
harekât : hareketler, davranışlar
hikmet-i İlâhî : Allah’ın herşeyi belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratması
iktiza : gerektirme
iltihaken : katılarak
iltizamen : taraftar olarak
iştirak : ortak olma, katılma
kabil-i nesh olmayan : hükmü kaldırılamayan
keffâretü’z-zünub : günahlara keffaret, günahların bağışlanmasına vesile
kısm-ı âzam : büyük kısım
Mahkeme-i Kübrâ-yı Haşr : öldükten sonra âhirette Allah’ın huzurunda kurulacak olan büyük mahkeme
mazlum : zulme uğrayan
mensuh : hükmü yürürlükten kalkmış olan
meydan-ı tecrübe ve imtihan : deneme ve imtihan meydanı
musibet-i âmme : büyük ve genel musibet
mücahede : nefisle mücadele, cihad
müsabaka : yarışma
nâs : insanlar
rahmet : şefkat, merhamet
Risale-i Kader : Kader Risalesi (Yirmi Altıncı Söz)
sır : gizli gerçek, gizem
sırr-ı kader : kader sırrı
sırr-ı teklif : kulluk sırrı, insanların Allah tarafından görevlendirilerek dünyaya gönderilmesinin anlamı
taallûk etmek : ilgili olmak
tahrif edilmek : değiştirilmek, bozulmak
tehir : erteleme, sonraya bırakma
teklif : görev yükleme, sorumluluk
terakki : ilerleme
zelzele : deprem, sarsıntı
Yükleniyor...