Hapisten istifade ediniz. Nasıl bazan ağır şerâit altında, düşman karşısında bir saat nöbet bir sene ibadet hükmüne geçebilir. 1 Öyle de, sizin bu ağır şerâit altında herbir saat ibadet zahmeti, çok saatler olup o zahmetleri rahmetlere çevirir.

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ - اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ 2

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Hapis musibetine düşenlere ve onlara merhametkârâne, sadakatle, hariçten gelen erzaklarına nezaret ve yardım edenlere kuvvetli bir teselliyi Üç Noktada beyan edeceğim.

Birinci nokta: Hapiste geçen ömür günleri, herbir gün on gün kadar bir ibadet kazandırabilir. Ve fâni saatleri, meyveleri cihetiyle mânen bâki saatlere çevirebilir. Ve beş on sene ceza ile, milyonlar sene haps-i ebedîden kurtulmaya vesile olabilir.

İşte, ehl-i iman için bu pek büyük ve çok kıymettar kazanç şartı, farz namazını kılmak ve hapse sebebiyet veren günahlardan tevbe etmek ve sabır içinde şükretmektir. Zaten hapis çok günahlara mânidir, meydan vermiyor.

İkinci nokta: Zevâl-i lezzet elem olduğu gibi, zevâl-i elem dahi lezzettir. Evet, herkes geçmiş lezzetli, safalı günlerini düşünse, teessüf ve tahassür elem-i mânevîsini hissedip “Eyvah” der. Ve geçmiş musibetli, elemli günlerini tahattur etse, zevâlinden bir mânevî lezzet hisseder ki, “Elhamdülillâh, şükür, o belâ sevabını bıraktı, gitti” der, ferahla teneffüs eder. Demek bir saat muvakkat elem, ruhta bir mânevî lezzet bırakır ve lezzetli saat, bilâkis, elem bırakır.

Madem hakikat budur. Ve madem geçmiş musibet saatleri, elemleriyle beraber mâdum ve yok olmuş; ve gelecek belâ günleri, şimdi mâdum ve yoktur. Ve yoktan elem yok ve mâdumdan elem gelmez.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Buhârî, Cihâd 5, 73; Müslim, İmâret 112-115, 163; Tirmizî, Fezâilü’l-Cihâd 26.
2 : Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli
bâki : ölümsüz, devamlı, kalıcı
beyan : açıklama
bilâkis : aksine, tersine
cihet : yön
divanelik : delilik, akılsızlık
ehl-i iman : iman edenler, mü’minler
elem : acı, keder, sıkıntı
elem-i mânevî : mânevî elem, acı
elhamdü lillâh : “ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet Allah’a mahsustur”
erzak : rızıklar, yiyecek ve içecekler
fâni : ölümlü, gelip geçici
hakikat : gerçek, doğru
haps-i ebedî : sonsuz bir hapis
hariçten : dışarıdan
istifade etmek : faydalanmak, yararlanmak
kıymettar : kıymetli, değerli
mâdum : yok
mânen : mânevî olarak
merhametkârâne : merhametli bir şekilde
musibet : belâ, felaket, dert
muvakkat : geçici
mütemadiyen : sürekli olarak
nezaret : gözetim
sadakat : bağlılık, sebat
safa : zevk, keyif
sıddık : çok doğru
şerâit : şartlar
tahassür : özlem, hasret çekme
tahattur : hatırlama
teessüf : eseflenme, üzülme
teneffüs : nefes alma, nefeslenme
zevâl : geçip gitme
zevâl-i elem : acı ve kederin sona ermesi
zevâl-i lezzet : lezzetin sona ermesi
Yükleniyor...